Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
FOURTIETH : English Turkish

n. kırkıncı sayı, bir sıradaki kırkıncı sayı; kırk eşit parçanın kırkıncı parçası, 1/40 (ayrıca fortieth)

FOURTIETH : English Turkish

adj. kırkıncı olan, otuz dokuzuncudan sonraki; 40 eşit parçadan biri olan (ayrıca fortieth)

FOURTY WINKS : English Turkish

n. şekerleme, kestirme

FOV : English Turkish

görüş alanı, bir kameranın var olan bir görüş açısından en fazla "görebilme" kabiliyeti

FOVEA : English Turkish

n. fovea, çukur, küçük deli, gamze, çöküntü (Biyoloji)

FOVEATE : English Turkish

adj. çukurlu, bereli, oyuk (Biyoloji)

FOVEATED : English Turkish

adj. çukurlu, gamzeli, oyuk (Biyoloji)

FOVEATION : English Turkish

n. deride oluşan çukur, (Tıp) yara izi olma durumu, çukurlu yara oluşumu, oyuk olma durumu (suçiçeğinde, çiçek hastalığında veya inek çiçek hastalığında olduğu gibi); bu tarz durumlarda oluşan yara izleri

FOVEIFORM : English Turkish

adj. foveiform, küçük deliğe benzeyen (Biyoloji)

FOVEOLA : English Turkish

n. foveola, küçük girinti, küçük çukur, küçük oyuk (Biyoloji)

FOVEOLAR : English Turkish

adj. foveolar, çukurlu, küçük çöküntüleri olan (Biyoloji)

FOVEOLATE : English Turkish

adj. foveolate, küçük çukurları olan, gamzeleri olan (Biyoloji)

FOWL : English Turkish

n. kümes hayvanı, av kuşu

FOWL : English Turkish

v. kuş avlamak

FOWL HOUSE : English Turkish

n. tavuk klubesi

FOWL PEST : English Turkish

n. veba (tavuk)

FOWL PLAGUE : English Turkish

n. kuş gribi, tavuk vebası, kuş gribi, kuş vebası, insanları ve diğer hayvanları (atlar, domuzlar, foklar ve balinalar gibi) etkileyebilen tavuklarda ve diğer evcil ve yaban kuşlarda görülen şiddetli ve genellikle ölümcül bulaşıcı hastalık (ateş, şişmiş baş ve boyun, ibik ve bıyığın mavi-siyah renkte olması, ishal ve solunum sıkıntısı ile tanımlanır)

FOWL RUN : English Turkish

kümes

FOWLER : English Turkish

n. avcı (kuş), kuş avcısı

FOWLING : English Turkish

n. av (kuş), kuş avı

FOWLING PIECE : English Turkish

av tüfeği

FOWLING SHOT : English Turkish

n. keklik saçması

FOX : English Turkish

n. Fox, soyadı; Fox Stüdyoları, Kaliforniya ve Avustralya'da bulunan sinema ve televizyon yapımcı şirketi, 20th Century Fox'un şubesi

FOX : English Turkish

n. tilki, kurnaz

FOX : English Turkish

v. kurnazlık etmek, aldatmak, sararmak (kitap), ekşimek (bira)