Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
HANAMICHI : English Turkish

n. Hanamichi, (Japonca) "Çiçek Yolu", Japon Kabuki oyuncularının sahneye ulaşmak için kullandıkları yürüme yolu

HANAN : English Turkish

n. Hanan, erkek ismi (İbranice)

HANAPER : English Turkish

n. belgelik, belgelerin muhafaza edildiği hasır kutu

HANCOCK : English Turkish

n. Hancock, soyadı; John Hancock (
1793), ABD devlet adamı, Bağımsızlık Bildirisi'nin ilk okuyucusu

HAND : English Turkish

iyi günler, iyi gün, hayırlı işler dilerim (İnternet argosu)

HAND : English Turkish

n. el, parti, yardım, pay, parmak, ustalık, yetenek, usta, kurt, ibre, akrep, yelkovan, taraf, demet, salkım, hevenk, alkış, evlilik sözü

HAND : English Turkish

v. vermek, uzatmak, yardım etmek

HAND : English Turkish

adj. el

HAND AND FOOT : English Turkish

elini ayağını oynatamayacak şekilde, el pençe divan

HAND AND GLOVE : English Turkish

sıkı fıkı, samimi, yakın ilişki içinde birlikte çalışma

HAND AROUND : English Turkish

v. elden ele geçirmek

HAND BACK : English Turkish

geri vermek

HAND BRAKE : English Turkish

el freni

HAND BREADTH : English Turkish

ir el eninde ölçü, el genişliği, küçük ölçü birimi

HAND CREAM : English Turkish

el kremi

HAND DOWN : English Turkish

miras bırakmak, bırakmak, devretmek, aşağıya kadar uğurlamak, karar vermek, kararı bildirmek

HAND DRILL : English Turkish

el matkabı, delik açmak için elle tutularak çalıştırılan alet

HAND GRENADE : English Turkish

el bombası

HAND HELD : English Turkish

elde taşınabilen, el

HAND IN : English Turkish

el ele

HAND IN HAND : English Turkish

el ele, elleri tutarak, birbirlerinin elini tutarak; yakın ilişkide

HAND IN ONE'S CHECKS : English Turkish

öbür dünyayı boylamak, ölmek

HAND IN ONE'S CHIPS : English Turkish

ölmek, fertiği çekmek

HAND JOB : English Turkish

n. (Halk Argosu) otuzbir çekme, mastürbasyon; bir kişinin başka birine el ve parmakları kullanarak penisinin cinsel uyarılmasını yapma

HAND KNIT : English Turkish

örmek, elde örmek