Multilingual Turkish Dictionary Turkish To English

GÖZLÜK TAKMAK : Turkish English

v. wear glasses

GÖZLÜKLERİMİ KAYBETTİM. : Turkish English

I lost my glasses

GÖZLÜKLÜ : Turkish English

adj. spectacled, bespectacled

GÖZLÜKLÜ KOBRA : Turkish English

n. spectacled cobra

GÖZLÜKLÜ YILAN : Turkish English

n. cobra

GÖZLÜKOTU : Turkish English

n. honesty

GÖZLÜKÇÜ : Turkish English

n. optician

GÖZTAŞI : Turkish English

n. bluestone, blue vitriol, copper vitriol

GÖZYAŞARTICI : Turkish English

adj. lachrymatory, lachrymose

GÖZYAŞARTICI BOMBA : Turkish English

n. tear bomb

GÖZYAŞARTICI BOMBA SIVISI : Turkish English

n. mace

GÖZYAŞARTICI GAZ : Turkish English

n. tear gas

GÖZYAŞLARI İÇİNDE : Turkish English

adv. in tears

GÖZYAŞLARINA BOĞULMAK : Turkish English

v. be reduced to tears, burst into tears, melt into tears

GÖZYAŞLARINA BOĞULMUŞ : Turkish English

adj. drenched in tears, drowned in tears, bathed in tears

GÖZYAŞI : Turkish English

adj. dewy, lachrymal

GÖZYAŞI : Turkish English

n. tears, waterworks, teardrop, tear

GÖZYAŞI BEZLERİ : Turkish English

n. lachrymal

GÖZYAŞI DAMLASI : Turkish English

n. teardrop

GÖZYAŞI DÖKME : Turkish English

n. weep

GÖZYAŞI DÖKMEK : Turkish English

v. weep, shed tears

GÖZYAŞI DÖKTÜRMEK : Turkish English

draw tears from smb

GÖZYAŞI İLE ISLANMIŞ : Turkish English

adj. tear-stained

GÖZYUVARI : Turkish English

n. ball of the eye

GÖZYUVASI : Turkish English

n. orbital cavity