Multilingual Turkish Dictionary Turkish To English

SÖZLENME : Turkish English

n. marriage contract

SÖZLER : Turkish English

n. utterances, words

SÖZLERE FAZLA DİKKAT ETME : Turkish English

n. verbalism

SÖZLERİ TERS ANLAM KULLANARAK KUVVETLENDİRME : Turkish English

n. oxymoron

SÖZLEŞME : Turkish English

adj. contractual

SÖZLEŞME : Turkish English

n. agreement, articles, contract, engagement, oral contract, charter, compact, covenant, indenture, pact

SÖZLEŞME AŞAMASINA GELMEK : Turkish English

v. take up one's indentures

SÖZLEŞME İMZALAMAK : Turkish English

v. sign up, sign on

SÖZLEŞME KÂĞIDI : Turkish English

n. indenture

SÖZLEŞME SÜRESİ UZATILMIŞ KİMSE : Turkish English

n. holdover

SÖZLEŞME YAPMAK : Turkish English

v. contract, covenant

SÖZLEŞMEDEN DOĞAN : Turkish English

adj. contractual

SÖZLEŞMELİ : Turkish English

adj. contractual, articled, covenanted, indented

SÖZLEŞMESİNİN FESHİ : Turkish English

n. redhibition

SÖZLEŞMESİNİN FESHİNİ GEREKTİREN : Turkish English

adj. redhibitory

SÖZLEŞMESİNİN FESHİNİ GEREKTİREN KUSUR : Turkish English

n. redhibitory defect

SÖZLEŞMEYE GİZLİCE EKLENEN MADDE : Turkish English

n. joker

SÖZLEŞMEYE GÖRE : Turkish English

adv. as contracted

SÖZLEŞMEYLE BAĞLAMAK : Turkish English

v. article

SÖZLÜ : Turkish English

adj. verbal, oral, nuncupative, parol, verbatim, viva, viva voce, vocal, word of mouth

SÖZLÜ : Turkish English

n. oral, oral examination, fiancee

SÖZLÜ ANLAŞMA : Turkish English

n. gentlemen's agreement, oral contract, parol contract

SÖZLÜ İFADE EDİLMEK : Turkish English

v. verbalize

SÖZLÜ KANIT : Turkish English

n. parol evidence

SÖZLÜ OLARAK : Turkish English

adv. verbally, orally, viva voce, viva