Multilingual Turkish Dictionary Turkish To English

DÜNYADAN HABERİ OLMAMA : Turkish English

n. worldly innocence

DÜNYADAN NEFRET ETMİŞ : Turkish English

adj. embittered

DÜNYADAN NEFRET ETTİRME : Turkish English

n. embitterment

DÜNYADAN NEFRET ETTİRMEK : Turkish English

v. embitter

DÜNYALI : Turkish English

n. earthling

DÜNYANIN BİR UCUNDA : Turkish English

adv. at the back of beyond

DÜNYANIN DÜZELDİĞİ İNANCI : Turkish English

n. meliorism

DÜNYANIN İYİLEŞTİĞİNE İNANAN KİMSE : Turkish English

n. meliorist

DÜNYANIN SONU : Turkish English

n. the day of doom

DÜNYANIN SONU VE ÖBÜR DÜNYAYI ANLATAN BİLİM DALI : Turkish English

n. eschatology

DÜNYANIN YARADILIŞI : Turkish English

n. Creation

DÜNYASAL : Turkish English

adj. worldly, mundane, secular, terrestrial

DÜNYAYA DOĞRU YÖNELEN : Turkish English

adj. earthbound

DÜNYAYA GETİRME : Turkish English

n. generation

DÜNYAYA GETİRMEK : Turkish English

v. give birth to, generate

DÜNYAYI DOLAŞIP DURAN : Turkish English

adj. globetrotting

DÜNYAYI GEZEN KİMSE : Turkish English

n. globetrotter

DÜNYAYI VERSELER : Turkish English

adv. for all the world

DÜNYEVİ : Turkish English

adj. worldly, mundane, carnal, earthly, earth born, earthy, fleshly, secular, temporal

DÜNYEVİ OLUŞ : Turkish English

n. worldliness

DÜNYEVİLİK : Turkish English

n. secularity

DÜNÜN : Turkish English

adj. yesterday's, of yesterday

DÜNÜRLÜK : Turkish English

n. affinity, alliance

DÜPEDÜZ : Turkish English

adj. downright, outright, sheer

DÜPEDÜZ : Turkish English

adv. completely, utterly, sheer, outright, flatly