Multilingual Turkish Dictionary Turkish To English

DÜZTABANLAR : Turkish English

n. fallen arches

DÜZTABANLI IRMAK KAYIĞI : Turkish English

n. bateau

DÜZYAZI : Turkish English

adj. prose

DÜZYAZI : Turkish English

n. prose

DÜZYAZI GİBİ : Turkish English

adj. textual

DÜZYAZI ŞEKLİNDE : Turkish English

adj. prosaic

DÜZYAZIYA ÇEVİRMEK : Turkish English

v. prose

DÜZÜN : Turkish English

n. rhythm, beat, regular pulse or accent (in music, etc.)

DÜZÜNSEL : Turkish English

adj. rhythmical, having a regular beat

DÜZÜNÜ ÇEVİRMEK : Turkish English

v. turn up

DÜZÜŞMEK : Turkish English

v. fuck [sl.]

DÜZÜŞMEMEK : Turkish English

v. (neg. form of düzüþmek) fuck [sl.]

DÜĞME : Turkish English

n. button, switch, push button

DÜĞME DİKMEK : Turkish English

v. buttonhole

DÜĞME İLE ÇALIŞAN : Turkish English

adj. push button

DÜĞMELEMEK : Turkish English

v. button, button up

DÜĞMELEMEMEK : Turkish English

v. (neg. form of düðmelemek) button, button up

DÜĞMELERİ AÇILMIŞ : Turkish English

adj. unbuttoned

DÜĞMELERİNİ AÇMAK : Turkish English

v. unbutton

DÜĞMESİNİ ÇÖZMEK : Turkish English

v. unbutton

DÜĞMEYE BASILIP GEÇİLEN YAYA GEÇİDİ : Turkish English

n. panda crossing

DÜĞÜM : Turkish English

adj. nodal

DÜĞÜM : Turkish English

n. knot, tangle, tie, nodule, gradient, loop, node, nodosity, twist

DÜĞÜM NOKTASI : Turkish English

n. crucial point, vital point, clincher, crux

DÜĞÜM NOKTASI (ÖYKÜ) : Turkish English

n. nodus