Multilingual Turkish Dictionary

Turkish To Turkish

Turkish To Turkish
NATIK : Ottoman Turkish

Konuşan. Söz eden, söyleyen, beyan eden. İdrak eden. Bildiren. Fikir ederek düşünen. * Altın ve gümüş gibi olan mal

NATIKA : Ottoman Turkish

(Nutk. dan) Düşünüp söylemek hassası. Fesahat ve belâgatta söyleme kuvveti. Talâkat-ı lisan, güzel konuşabilme kabiliyeti

NATIKA-İ CEMİYET : Ottoman Turkish

Cemiyetin nâtıkası, yâni: Söz söyleme kudreti

NATIKAPERDAZ : Ottoman Turkish

f. Düzgün ve te'sirli söz söyleyen

NATIKIYYET : Ottoman Turkish

Konuşmaklık, söz söylemeklik

NATIR : Ottoman Turkish

(Nâtur) Bekçi. Bağ ve bostan bekçisi

NATIS : Ottoman Turkish

Bilgili, faziletli adam

NATŞ : Ottoman Turkish

şiddet. Kuvvet

NATŞAN : Ottoman Turkish

Susuz kalmış kişi

NAUR : Ottoman Turkish

Kanı durmayan damar. * Değirmen kanadı. * Döndükçe gıcırdayan dolap

NAURE : Ottoman Turkish

(C.: Nevâir) Bostan dolabı

NAUS : Ottoman Turkish

f. Manastır, kilise

NAV : Ottoman Turkish

f. Küçük gemi. Sandal, kayık. * İçi oyuk şey

NAVDÂN : Ottoman Turkish

f. Oluk

NAVE : Ottoman Turkish

f. Hamur teknesi

NAVEK : Ottoman Turkish

f. Ok

NAVEK-ENDAZ : Ottoman Turkish

f. Okçu. Ok atıcı

NAVEK-İ KALBÎ : Ottoman Turkish

İçten, kalbden çekilen âh

NAVER : Ottoman Turkish

f. (C.: Naverân) Olabilir, mümkün, kabil

NAVERD : Ottoman Turkish

f. Savaş, harb, dövüş, ceng

NAVERDGÂH : Ottoman Turkish

f. Savaş alanı, harb sahası, muharebe meydanı

NAVERDHÂH : Ottoman Turkish

f. Savaş isteyen, muharebe arzulayan

NAVERÂN : Ottoman Turkish

(Naver. C.) Olabilir şeyler, mümkün olan şeyler

NAVİ : Ottoman Turkish

f. Üç direkli gemi. * İçi oyuk olan şey

NAVİCE : Ottoman Turkish

f. Murdar, pis, habis, mülevves