Multilingual Turkish Dictionary

Turkish To Turkish

Turkish To Turkish
SERV-İ NÂZ : Ottoman Turkish

Dalları yana sarkan selvi

SERVA : Ottoman Turkish

f. Masal. * Söz

SERVAKT : Ottoman Turkish

f. Kimse bulunmayan boş oda veya daire. * Yalnız görüşülecek yer

SERVAN : Ottoman Turkish

Malı çok olan kimse

SERVER : Ottoman Turkish

f. Reis. Baş. Seyyid

SERVER : Ottoman Turkish

aş, reis

SERVERAN : Ottoman Turkish

(Server. C.) f. Başlar, başkanlar, serverler, reisler, ulu kimseler

SERVERÎ : Ottoman Turkish

f. Başlık, başkanlık, serverlik, reislik. Ululuk

SERVET : Ottoman Turkish

f. Mal, mülk, zenginlik

SERVET : Ottoman Turkish

mal, varlık

SERVET-İ AKL : Ottoman Turkish

Akıllılık. Akıl zenginliği

SERVET-İ FÜNUN : Ottoman Turkish

Fenlerin (ilimlerin) zenginliği mânasına gelen bu tabirde,
1900 tarihleri arasında çıkmış olan bir mecmua ve bu mecmua etrafında toplanmış olan kimselerin 1895'den 1901'e kadar meydana getirmiş oldukları Edebiyat-ı Cedide denilen edebî çığıra verilen addır

SERVET-İ İLMİYE : Ottoman Turkish

Bilgililik, âlimlik, ilim zenginliği

SERY : Ottoman Turkish

Davarı iyi gütmek. * Yıldırımın parlayıp çakması. * Kurt, eşine çıkmak. * Hiddetlenmek, kızmak

SERYE (SERYÂ) : Ottoman Turkish

Yaş yer

SERZAKİR : Ottoman Turkish

f. Başta gelen zâkir, zikredenlerin başı. (Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dan kinâye olur.)

SERZEDE : Ottoman Turkish

f. Baş göstermiş, uç vermiş, çıkmış

SERZEMİN : Ottoman Turkish

f. Başını yere koyarak

SERZENİŞ : Ottoman Turkish

f. Takaza, tekdir. Başa kakma, çıkışma, azarlama

SERZENİŞ : Ottoman Turkish

aşa kakma, takaza

SERZÂKİR : Ottoman Turkish

aş zikirci

SERÂ : Ottoman Turkish

yer, toprak

SERÂB : Ottoman Turkish

serap, olmayıp da var gibi görünen

SERÂİR : Ottoman Turkish

sırlar

SERÂPÂ : Ottoman Turkish

aştan başa