Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
GÖZ : Turkish Turkish

ölüm, °hane

GÖZ : Turkish Turkish

kimi yaraların uç bölümü

GÖZ AÇAMAMAK : Turkish Turkish

vakit ya da ilgilenme olanağı bulamamak

GÖZ AÇIP KAPAYINCAYA KADAR : Turkish Turkish

çok kısa bir zamanda

GÖZ AÇTIRMAMAK : Turkish Turkish

aşka bir iş yapmasına vakit ya da olanak vermemek

GÖZ ALABİLDİĞİNE : Turkish Turkish

gözün görebileceği en uzak yerlere değin

GÖZ ALMAK : Turkish Turkish

güzelliğiyle dikkati çekmek; göz kamaştırmak

GÖZ ARDI ETMEK : Turkish Turkish

gereken önemi vermemek

GÖZ AŞİNALIĞI : Turkish Turkish

uzaktan, zaman zaman görmekten ileri gitmemiş tanışıklık

GÖZ ATMAK : Turkish Turkish

kısaca bakıvermek

GÖZ AYDINA GİTMEK : Turkish Turkish

"gözün aydın" demeye gitmek

GÖZ BANKASI : Turkish Turkish

gerektikçe sayrılara aktarılmak için ölümlerinden hemen sonra gönüllülerin gözündeki saydamtabakanın alınıp saklandığı göz kliniği

GÖZ BANYOSU : Turkish Turkish

göz sayrılıklarının iyileştirilmesi için yapılan banyo

GÖZ BANYOSU : Turkish Turkish

hoşlanarak kadınlara bakma

GÖZ BOYAMAK : Turkish Turkish

kandırmak, yanıltmak; gösterişle aldatmak

GÖZ DEĞMEK : Turkish Turkish

uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç ya da hayran bakışlar dolayısıyla kötü bir duruma düşmek

GÖZ DİKMEK : Turkish Turkish

ir şeyi ele geçirmek isteğine kapılmak

GÖZ DOLDURMAK : Turkish Turkish

görünüşüyle umulduğundan çok etkilemek

GÖZ DOYURMAK : Turkish Turkish

(bir şey) gözü, görünüşüyle umulduğundan çok etkilemek

GÖZ EMEĞİ : Turkish Turkish

gözü çok yoran, göz nuru isteyen ince iş

GÖZ ETMEK : Turkish Turkish

gözle işaret etmek

GÖZ GEZDİRMEK : Turkish Turkish

derinlemesine incelemeden okumak

GÖZ GEZDİRMEK : Turkish Turkish

ir yeri, bir şeyi çabucak incelemek

GÖZ GÖRE GÖRE : Turkish Turkish

elli ve apaçık olarak, herkesin gözü önünde

GÖZ GÖRMEYİNCE GÖNÜL KATLANIR : Turkish Turkish

yakınımızda bulunmayanların özlemine, acısına daha kolay dayanabiliriz