Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞEHRİYAR : Ottoman Turkish

f. Hükümdar, padişah. * En iktidarlı

ŞEHRİYYE : Ottoman Turkish

Çok yaşamış pir. Çok yaşlı, ihtiyar

ŞEHRUD : Ottoman Turkish

f. Büyük ırmak. Nehir

ŞEHVANÎ : Ottoman Turkish

şehvetle ilgili, şehvete ait. * şehvete çok düşkün olan kimse

ŞEHVET : Ottoman Turkish

"Hevâ-yı nefsin meyli ve arzusu. * Bir şeyi fazla istemek. * Cinsî istek. Mahbube için olan istek, iştiha. (Yemek, içmek, uyumak da şehvetin şubelerindendir.)Kudsi Hadis'te Cenab-ı Hak buyuruyor: ""Ey benim için şehvetini bırakıp gençliğini bana veren genç! Sen meleklerin bir kısmı gibisin."""

ŞEHVET-ENGİZ : Ottoman Turkish

f. Şehvet uyandıran. Kuvve-yi şeheviyeyi tahrik eden

ŞEHVET-PEREST : Ottoman Turkish

f. Şehvetine çok düşkün. Nefsi arzularının esiri olan

ŞEHZADE : Ottoman Turkish

(Bak: şahzade)

ŞEHZARE : Ottoman Turkish

Fâhiş nesne

ŞEHŞEH : Ottoman Turkish

Karışmak

ŞEKA' : Ottoman Turkish

şikâyet

ŞEKAB : Ottoman Turkish

Çukur yer

ŞEKAH : Ottoman Turkish

Yakınlık

ŞEKAHTEB : Ottoman Turkish

İki boynuzlu koç

ŞEKAKIL : Ottoman Turkish

Bir Hind ağacının dalları

ŞEKAVET : Ottoman Turkish

Her çeşit kötülük içinde olmak. Belâ ve zillete düşmek. Sıkıntıda kalmak. * Haydutluk, eşkiyalık

ŞEKAYA : Ottoman Turkish

şikâyetler. Memnuniyetsizlikler

ŞEKAZ : Ottoman Turkish

Gitmek. * Uzaklık. * Bir adamın gözünün çok değer olması

ŞEKD (ŞÜKD) : Ottoman Turkish

Atâ ve ihsan etmek. Hediye vermek

ŞEKER : Ottoman Turkish

f. şeker

ŞEKER(E) : Ottoman Turkish

Davarın sütü çok olmak. * Dolmak

ŞEKER-AB : Ottoman Turkish

f. İki dost arasındaki kırgınlık, aradaki soğukluk

ŞEKERGÜFTAR : Ottoman Turkish

f. Sözü şeker gibi tatlı

ŞEKERGÜZAR : Ottoman Turkish

(Şeker-güzâr) f. İyilik bilen, teşekkür eden

ŞEKERHAB : Ottoman Turkish

f. Otururken gelen tatlı uyku