Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HAKİKİ : Turkish Turkish

niteliği değişmemiş, aslına uygun olan, gerçek olan sahici, gerçek

HAKİKİ : Turkish Turkish

gerçek

HAKİKİ : Turkish Turkish

eksiksiz, kusursuz, tam

HAKİM : Turkish Turkish

ilge

HAKİM : Turkish Turkish

tanrı

HÂKİM : Turkish Turkish

egemenliğini yürüten, buyruğunu yürüten, sözünü geçiren, egemen

HÂKİM : Turkish Turkish

yargıç

HÂKİM : Turkish Turkish

aşta gelen, başta olan, baskın çıkan

HÂKİM : Turkish Turkish

duygu, davranış vb. yi istenciyle denetleyebilen (kimse)

HÂKİM : Turkish Turkish

yüksekten bir yeri tüm olarak gören

HÂKİM : Turkish Turkish

aşat

HÂKİM OLMAK : Turkish Turkish

uyruğunu yürütmek, egemenliğini sürdürmek

HÂKİM OLMAK : Turkish Turkish

etkili olmak, hükmetmek

HÂKİM OLMAK : Turkish Turkish

ir aracı denetimi altında tutmak

HAKİMANE : Turkish Turkish

ilgece

HÂKİMANE : Turkish Turkish

uyururcasına, hükmedercesine

HÂKİMİYET, -TÜ : Turkish Turkish

egemenlik

HÂKİMİYET, -TÜ : Turkish Turkish

ir araca hâkim olma gücü

HÂKİMLİK : Turkish Turkish

hâkim olma durumu

HÂKİMLİK : Turkish Turkish

hâkimin görevi, yargıçlık

HAKİR : Turkish Turkish

aşağı görülen, değersiz, hor

HAKİR GÖRMEK : Turkish Turkish

önemsememek, değer vermemek, küçümsemek, küçük görmek, hor görmek

HAKKA ERENLER : Turkish Turkish

(dinde) tanrı sırrına erişip manevi güç kazananlar

HAKKÂK, -Kİ : Turkish Turkish

maden, ağaç, taş üzerine elle yazı ya da şekil oyan, hak işleri yapan sanatçı

HAKKANİYET, -Tİ : Turkish Turkish

hak ve adalete uygunluk, haklılık, doğruluk