Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KANAT : Turkish Turkish

alıklarda yüzgeç

KANAT : Turkish Turkish

ir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey

KANAT : Turkish Turkish

kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı

KANAT : Turkish Turkish

yan, taraf

KANAT : Turkish Turkish

meclis, parti gibi topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri

KANAT : Turkish Turkish

fırıldak biçiminde olan şeylerde kol

KANAT : Turkish Turkish

harman zamanı fazla sap, saman yüklemek için öküz ve at arabalarının iki tarafına takılan parmaklık, angıç

KANAT : Turkish Turkish

savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri

KANAT : Turkish Turkish

ayaktopu, eltopu vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol uçlarında yer alan oyuncular

KANAT ALIŞTIRMAK : Turkish Turkish

ir işe alışmaya çalışmak

KANATA : Turkish Turkish

ağzı geniş tek kulplu su kabı

KANATÇIK : Turkish Turkish

küçük kanat

KANATÇIK : Turkish Turkish

aklagillerin çiçektacında bulunan, yan iki taçyapraktan her biri

KANATÇIK : Turkish Turkish

kuşların eğreti kanadı; başparmak ve birinci parmak kemiklerine bağlı teleklerinin tümü

KANATILMAK : Turkish Turkish

kanaması sağlanmak

KANATLANDIRMA : Turkish Turkish

kanatlandırmak eylemi

KANATLANDIRMAK : Turkish Turkish

çok sevinmesine neden olmak

KANATLANIŞ : Turkish Turkish

kanatlanmak eylemi ya da biçimi

KANATLANMA : Turkish Turkish

kanatlanmak eylemi

KANATLANMAK : Turkish Turkish

kanadı gelişerek, uçacak hale gelmek

KANATLANMAK : Turkish Turkish

uçmak, kanat açmak

KANATLANMAK : Turkish Turkish

çok sevinmek

KANATLI : Turkish Turkish

kanadı olan ya da belli nitelikte kanadı olan

KANATLILAR : Turkish Turkish

öceklerin kanatlı olanlarını içine alan altsınıf

KANATMA : Turkish Turkish

kanatmak eylemi