Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KARARLI : Turkish Turkish

kararlı bir biçimde

KARARLI DENGE : Turkish Turkish

ir güç etkisiyle devindikten sonra gene aynı duruma gelen cisimlerin konumunu anlatır

KARARLILIK : Turkish Turkish

kararlı olma durumu, °istikrar

KARARMA : Turkish Turkish

kararmak eylemi

KARARMA : Turkish Turkish

görüntülerin gittikçe kararıp görünmez duruma geçmesine dayanan bir noktalama çeşidi

KARARMAK : Turkish Turkish

engi karaya dönmek, siyahlaşmak

KARARMAK : Turkish Turkish

(işık) sönmek, kısılmak ya da gücü azalmak

KARARMAK : Turkish Turkish

(ateş) sönmeye yüz tutmak

KARARMAK : Turkish Turkish

(ıç, ruh gibi sözcüklerle) kederlenmek, canı sıkılmak

KARARNAME : Turkish Turkish

cumhurbaşkanının onayladığı hükümet kararı

KARARNAME : Turkish Turkish

akanlar kuruluna verilen yetkilere dayanarak alınan karar

KARARNAME : Turkish Turkish

u kararı bildiren resmi yazı

KARARSIZ : Turkish Turkish

kararlı olmayan, karar vermekte güçlük çeken, bir kararda durmayan; duruksun, °mütereddit

KARARSIZ : Turkish Turkish

düzensiz, °istikrarsız

KARARSIZ DENGE : Turkish Turkish

denge durumundaki cismin küçük bir yer değiştirmesiyle bozulan denge

KARARSIZLIK : Turkish Turkish

kararsız olma durumu, °tereddüt

KARARSIZLIK : Turkish Turkish

düzensizlik, değişkenlik, °istikrarsızlık

KARARTI : Turkish Turkish

karaltı

KARARTI : Turkish Turkish

kararmış yer, siyahlık

KARARTMA : Turkish Turkish

kararmak eylemi

KARARTMA : Turkish Turkish

savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme ya da söndürme biçiminde alınan önlemlerin tümü

KARARTMAK : Turkish Turkish

engini karaya çevirmek, esmerleştirmek, siyahlaştırmak

KARARTMAK : Turkish Turkish

karanlık duruma getirmek

KARARTMAK : Turkish Turkish

(işığı) kısmak ya da örtmek

KARARTMAK : Turkish Turkish

kötü bir duruma getirmek: dehşet filmleri içimi karartıyor