Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ASES : Turkish Turkish Hukuk

Gece devriye gezen; gece bekçisi; Osmanlı devletinin ilk zamanlarında polis

ASFEKSİ : Turkish Turkish Hukuk

Boğulma, oksijen azlığı nedeniyle nefes alamama

ASGAR : Turkish Turkish Hukuk

Daha küçük, en küçük

ASGARİ : Turkish Turkish Hukuk

En az, en düşük

ASHAB : Turkish Turkish Hukuk

Sahipler, malikler; Hz. Muhammed'i görüp sohbetine katılanlar

ASI : Turkish Turkish Hukuk

Asma, asılarak boğulma

ASIRDİDE : Turkish Turkish Hukuk

Asırlık, yüzyıllık

ASKERLİK ÇAĞI : Turkish Turkish Hukuk

Yoklama devresi muvazzaflık ve ihtiyat aşamalarını kapsayan devre

ASKERİ EŞYA : Turkish Turkish Hukuk

Kamu mallarından olup mülkiyeti devlete ait olan fakat kullanılması silahlı kuvvetlere bırakılmış mallar

ASKERİ FESAT : Turkish Turkish Hukuk

Birden çok askeri kişinin amir ve üste karşı itaatsizlik, saldırmak vb. amaçlarla biraraya gelmeleri

ASKERİ MAHFEL : Turkish Turkish Hukuk

Orduevi

ASKERİ STRATEJİ : Turkish Turkish Hukuk

Askeri açıdan önceden belirlenen bir amacı gerçekleştirmek için izlenen yol

ASKERİ SUÇ : Turkish Turkish Hukuk

Ancak askerler tarafından yapılması kabil olan ve askerlik görev ve hizmeti ve askeri disiplini ilgilendiren suçlerdır

ASL-I MEYYİT : Turkish Turkish Hukuk

Ölen kimsenin babası, babasının babası gibi üst gelenleri

ASL-I VAKF : Turkish Turkish Hukuk

Vakfın başlangıcındaki veya sonradan edindiği mallar

ASLAH : Turkish Turkish Hukuk

Dürüst ve iyi ahlak sahibi

ASLAH VE ENFA : Turkish Turkish Hukuk

Çok yararlı, menfaatli

ASLEN : Turkish Turkish Hukuk

Asıl olarak; kökten, soyca

ASLİ : Turkish Turkish Hukuk

Birincil, asla ait

ASLİ CEZA : Turkish Turkish Hukuk

Suç oluşturan eyleme doğrudan doğruya verilecek ceza; suçun karşılığı olan ceza

ASLİ FAİL : Turkish Turkish Hukuk

Suçu oluşturan fiileri işleyen kişi

ASLİ TABİYET : Turkish Turkish Hukuk

Aslı uyrukluk; doğumla kazanılan tabiyet

ASLİ UYRUKLUK : Turkish Turkish Hukuk

Doğumla kazanılan tabiyet

ASLİ ZİLYETLİK : Turkish Turkish Hukuk

Zilyedin, zilyetliğini hiç bir kimseden almaması ve zilyet bakımından hiçbir kimseye bağlı olmaması; müstakil zilyet