Turkish
SOSYAL YARDIM : Turkish Turkish
yoksul kimselere yiyecek, giyecek, yakacak, sağaltım ve ilaç sağlanarak yapılan parasız yardım
SOSYAL, -Lİ : Turkish Turkish
toplumla ilgili, toplumsal, °içtimai
SOSYALİST, -Tİ : Turkish Turkish
sosyalizmle ilgili olan
SOSYALİST, -Tİ : Turkish Turkish
sosyalizm yanlısı, toplumcu: sosyalist parti
SOSYALİZASYON : Turkish Turkish
kimi olanaklardan, kuruluşlardan toplumun yararlanmasını sağlama, toplum hizmetine koyma, toplumsallaştırma
SOSYALİZM : Turkish Turkish
değiş tokuş ve üretim araçlarının ortaklaşa kullanılması yoluyla toplumsal sınıfları ortadan kaldıran, toplumun örgütlenmesinde köklü bir değişiklik amaçlayan toplumsal öğreti, toplumculuk
SOSYALLEŞME : Turkish Turkish
toplumsallaşma
SOSYALLEŞTİRME : Turkish Turkish
toplumsallaştırma
SOSYALLEŞTİRMEK : Turkish Turkish
toplumsallaştırmak
SOSYALLEŞTİRMEK : Turkish Turkish
(bir kimseyi) toplum kurallarına göre davranacak biçimde eğitmek
SOSYETE : Turkish Turkish
topluluk, toplum, °cemiyet
SOSYETE : Turkish Turkish
ir topluluktaki gelir düzeyi yüksek ve kendilerine özgü yaşama biçimleri olan topluluk
SOSYETİK : Turkish Turkish
sosyete ile ilgili
SOSYETİK : Turkish Turkish
yüksek sınıfın yaşama biçimine özenen: sosyetik bir aile
SOSYO- : Turkish Turkish
"toplumla ilgili" anlamında önek
SOSYOEKONOMİK : Turkish Turkish
aynı anda hem toplumsal alanı hem ekonomik alanı ya da aralarındaki ilişkileri ilgilendiren
SOSYOKÜLTÜREL : Turkish Turkish
aynı anda bir toplumu ya da toplumsal bir grubu ve kendine özgü olan kültürü ilgilendiren: toplumun sosyokültürel yapısı
SOSYOLENGÜİSTİK : Turkish Turkish
dil, toplum ve kültür arasındaki ilişkileri konu edinen dilbilim dalı
SOSYOLOG : Turkish Turkish
toplumbilim uzmanı, toplumbilimci, °içtimaiyatçı
SOSYOLOJİ : Turkish Turkish
ortak, arkadaş, logos bilim) toplumbilim, °içtimaiyat
SOSYOLOJİK : Turkish Turkish
toplumbilimsel
SOSYOTERAPİ : Turkish Turkish
irey ile çevresi arasındaki iletişimi iyileştirmeyi amaçlayan tekniklerin tümü
SOTE : Turkish Turkish
küçük küçük doğranmış et, ciğer, böbrek gibi şeyler yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan yemek
ŞOV : Turkish Turkish
genellikle şarkı, dans gibi eğlendirici nitelikteki gösteri
ŞÖVALE : Turkish Turkish
essam sehpası
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani