Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
TEZKERE : Turkish Turkish

genellikle ozanların yaşamlarıyla koşuklarından söz eden yapıt

TEZKERE ALMAK : Turkish Turkish

(asker için) askerlik görevini tamamlayarak bunu bildiren bir belge almak

TEZKERE BIRAKMAK : Turkish Turkish

askerlik görevini bitirdiği halde orduda kalmayı istemek

TEZKERECİ : Turkish Turkish

askerlik ödevini tamamlamış, terhis olmuş er

TEZKERECİ : Turkish Turkish

dava özetlerini yazan görevli

TEZKERECİ : Turkish Turkish

tezkere4 yazarı

TEZKERESİNİ ELİNE VERMEK : Turkish Turkish

kovmak

TEZKİYE : Turkish Turkish

temize çıkarma, aklama

TEZKİYE : Turkish Turkish

ir kimsenin iyi bir insan olduğunu kendisini tanıyanlardan soruşturarak ortaya çıkarma

TEZKİYESİ BOZUK : Turkish Turkish

doğruluğuna güvenilmez (kimse)

TEZKİYESİNİ DÜZELTMEK : Turkish Turkish

ahlakça kötü tanınmışken durumunu düzeltmek

TEZLEMEK : Turkish Turkish

ir şeyi ivedileştirmek

TEZLEŞME : Turkish Turkish

tezleşmek eylemi

TEZLEŞMEK : Turkish Turkish

ıvedilik kazanmak, çabuklaşmak

TEZLEŞTİRME : Turkish Turkish

tezleştirmek eylemi

TEZLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

ir işi çabuklaştırmak, acele ettirmek

TEZLİ : Turkish Turkish

tezi olan, bir sav ileri süren

TEZLİK : Turkish Turkish

tez olma durumu, tezleşme

TEZLİK EYLEMİ : Turkish Turkish

türkçe'de herhangi bir eylemin
i'li ulacıyla, vermek eyleminin birleşmesinden oluşan ve kavramda çabukluğu, kolaylığı, yardımı gösteren iki kökten kurulmuş birleşik eylem

TEZMEK : Turkish Turkish

tezikmek

TEZVİR : Turkish Turkish

yalan söyleme

TEZVİR : Turkish Turkish

ara bozma ve özellikle kötülük amacıyla yapılan kovculuk

TEZYİF : Turkish Turkish

ir şeyi değersiz göstermeye çalışma, küçültmek isteme

TEZYİF : Turkish Turkish

alay etme, eğlenme

TEZYİF ETMEK : Turkish Turkish

aşağısamak