Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
NAZI : English Turkish Redhouse

Na.zina'tsi isim, sıfat Nazi

NAZISM : English Turkish Redhouse

isimNazizm

NAÏVE : English Turkish Redhouse

na.bvena.iv' sıfat bakınız naive

NE'ER-DO-WELL : English Turkish Redhouse

ne'er-do-wellner'duwel sıfat, isim hiçbir işi beceremeyen (kimse)

NEAR : English Turkish Redhouse

nearnîr zarf
yakın, yakında.
hemen hemen, az daha, az kaldı, az kalsın, neredeyse: He came near to falling. Az daha düşecekti.
aşağı yukarı, yaklaşık olarak: The soldiers number near a thousand. Yaklaşık bin tane asker var. sıfat
yakın.
samimi, yakın.
sadık (çeviri).
soldaki (araba veya at).
cimri, elisıkı. edat
e bitişik,
e yakın,
in yakınında. fiil yaklaşmak, yakınlaşmak

NEAR AT HAND : English Turkish Redhouse

yakın

NEARBY : English Turkish Redhouse

near.bysıfat yakın. zarf yakında

NEARLY : English Turkish Redhouse

near.lynîr'li sıfat
az daha, neredeyse, hemen hemen.
yakından

NEARNESS : English Turkish Redhouse

near.nessisim yakınlık

NEARSIGHTED : English Turkish Redhouse

near.sight.ednîr'saytîd sıfat miyop

NEAT : English Turkish Redhouse

neatnit sıfat
temiz, derli toplu, düzgün.
sek (içki).
argo harika

NEATLY : English Turkish Redhouse

neat.lyzarf temizce

NEATNESS : English Turkish Redhouse

neat.nessisim temizlik, düzgünlük

NEBULA : English Turkish Redhouse

neb.u.laneb'yılı isim, gökbilim (nebulas/nebulae) bulutsu, nebülöz

NEBULOUS : English Turkish Redhouse

neb.u.lousneb'yılıs sıfat
bulutlu, dumanlı.
belirsiz, bulanık

NECESSARILY : English Turkish Redhouse

nec.es.sar.i.lyzarf
ister istemez.
muhakkak

NECESSARY : English Turkish Redhouse

nec.es.sar.ynes'ıseri isim
gerekli, lüzumlu, lazım; zorunlu, zaruri.
kaçınılmaz

NECESSITATE : English Turkish Redhouse

ne.ces.si.tatenıses'ıteyt fiil gerektirmek; zorunlu kılmak

NECESSITY : English Turkish Redhouse

ne.ces.si.tynıses'ıti isim
gerekli şey.
gereksinim, ihtiyaç.
zorunluluk

NECK : English Turkish Redhouse

necknek isim
boyun.
coğrafya kıstak.
(telli çalgılarda) sap.
elbise yakası.
(şişede) boyun, boğaz. fiil, argo sevişirken kucaklaşıp öpüşmek

NECK AND NECK : English Turkish Redhouse

yarışta at başı beraber

NECKBAND : English Turkish Redhouse

neck.bandnek'bänd isim (giyside) dik yaka

NECKERCHIEF : English Turkish Redhouse

neck.er.chiefnek'ırçîf isim boyun atkısı

NECKING : English Turkish Redhouse

neck.ingnek'îng isim, argo sevişirken kucaklaşıp öpüşme

NECKLACE : English Turkish Redhouse

neck.lacenek'lîs isim kolye, gerdanlık