Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CAINOPHOBIA : English Turkish

n. yenilik korkusu, yenilikten normal olmayan bir tarzda korkma, yeni olan herşeye karşı duyulan korku

CAINOZOIC : English Turkish

n. Senozoyik, en yeni jeolojik dönem

CAINOZOIC : English Turkish

adj. Senozoyik dönem (en yeni jeolojik dönem, dördüncü zaman) ile ilgili olan, Senozoyik döneme özgü

CAINOZOIC ERA : English Turkish

n. Senozoyik dönem, en yeni jeolojik dönem

CAIPIRINHA : English Turkish

n. geleneksel Brezilya kokteyli (Brezilya romu, limon veya limon suyu, şeker ve ezilmiş buz içeren)

CAIQUE : English Turkish

n. kayık

CAIRD : English Turkish

n. seyyar tamirci; avare serseri

CAIRENE : English Turkish

n. Kahireli, Kahire (Mısır) yerlisi veya burada yaşayan

CAIRENE : English Turkish

adj. Kahire'nin (Mısır) veya Kahire ile ilgili, Kahire'ye özgü

CAIRN : English Turkish

n. tepe biçiminde mezar, höyük, dağ tepesine yığılan taş

CAIRN TERRIER : English Turkish

n. küçük, kisa bacakli bir teriye türü

CAIRNGORM : English Turkish

n. mücevherat yapımında kullanılan ve bulunduğu İskoçya dağından adını alan kuvars türü (genellikle puslu sarı, gri veya kahverengi renkte)

CAIRO : English Turkish

n. Kahire

CAISSON : English Turkish

n. sualtında temel atma sandığı, duba, cephane sandığı, cephane arabası

CAISSON DISEASE : English Turkish

n. vurgun

CAITIFF : English Turkish

n. alçak kimse, aşağılık kimse, korkak

CAIXA : English Turkish

n. Brezilya tuzak/kapan davulu

CAJAPUT : English Turkish

n. hoş kokulu bir yağ üreten ve parfüm ve ilaç sanayiinde kullanılan küçük Avustralya ağacı veya çalısı (ayrıca cajeput)

CAJEPUT : English Turkish

n. küçük Avustralya ağacı veya çalısı

CAJEPUTOL : English Turkish

n. (Kimya) sinol (belirli yağlarda bulunan madde)

CAJOLE : English Turkish

v. tatlı sözle kandırmak, ikna etmek, razı etmek

CAJOLE INTO : English Turkish

güzellikle (olumlu yaklaşımla) bir şeyleri yapmaya ikna etmek

CAJOLEMENT : English Turkish

n. yaltaklanarak ikna etme; ayartma, baştan çıkarma, cazibe

CAJOLER : English Turkish

n. dalkavuk, yağcı; ayartan kimse, baştan çıkaran

CAJOLERY : English Turkish

n. tatlı sözle kandırma