Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CHARY : English Turkish

adj. temkinli, ihtiyatlı, sakınan, cimri, tutumlu, idareli

CHARYBDIS : English Turkish

n. (Yunan Mitolojisi) Sicilya kıyılarında Scylla mağarası yakınında bulunan ve dişi bir canavar olarak tanımlana ve gemileri yutan bir girdap

CHAS : English Turkish

n. bir erkek adı (Charles'ın kısa biçimi)

CHASE : English Turkish

n. kovalama, takip, iz sürme, av; avlanma bölgesi; dizilmiş harfleri tutan demir çerçeve, oluk, yiv

CHASE : English Turkish

v. kovalamak, takip etmek, peşinde olmak, peşine düşmek, hızla geçip gitmek, izlemek; oymak, hakketmek, kabartma işlemek; zıvana açmak

CHASE AFTER : English Turkish

kovalamak, takip etmek, aramak, peşinden koşmak

CHASE MANHATTAN : English Turkish

n. New York merkezli öncü bir Amerikan ticari bankası

CHASED HIM : English Turkish

onu takip eden, onu kovalayan

CHASER : English Turkish

n. avcı, kovalayan; avcı gemisi, avcı uçağı; cila, sert içkinin üzerine içilen hafif içecek, çapkın, hovarda, pekiştirme mektubu, keski, diş açma bıçağı

CHASID : English Turkish

n. Hasid, 18'inci yüzyıl Polonya'sında kurulmuş olan Musevi bir mistik tarikatın (Hasidizm) üyesi

CHASIDISM : English Turkish

n. Hasidizm, aşırı Musevi bir akım ilkeleri ve uygulamaları (dinî aşırılık, tasavvuf ve katı dozajlı dua özellikleri vardır)

CHASING : English Turkish

n. takip, takip etme

CHASING AWAY : English Turkish

ayrılmasına neden olma, bırakıp gitmesine neden olma, çıkarma, kovma, afaroz etme

CHASM : English Turkish

n. yarık (derin), uçurum, kanyon, ara, boşluk, duygusal farklılık

CHASMAL : English Turkish

adj. çok derin, dipsiz

CHASSE : English Turkish

n. yanlamasına bir dans türü

CHASSE : English Turkish

v. yanlamasına dans etmek

CHASSELAS : English Turkish

n. şarap yapımında kullanılan beyaz bir üzüm türü; Chasselas üzümlerinden yapılan şarap

CHASSIS : English Turkish

n. şasi, alt düzen, ana gövde; top kızağı

CHASTE : English Turkish

adj. temiz, iffetli, nezih, erdemli, sade, gösterişsiz

CHASTE WOMAN : English Turkish

n. bakire kadın

CHASTELY : English Turkish

adv. saf şekilde; dokunulmamış ellenmemiş bir şekilde; alçak gönüllü bir şekilde

CHASTEN : English Turkish

v. yola getirmek, ıslah etmek, terbiye etmek; sadeleştirmek, basitleştirmek, yumuşatmak

CHASTENED : English Turkish

adj. cezalandırılmış; azarlanan, paylanan, ihtar edilmiş, sitem edilen

CHASTENER : English Turkish

n. cezalandırıcı, disiplini sağlayan kimse; eleştirici; arıtıcı