English Turkish
DEFAULTER : English Turkish
n. yerinde bulunmayan kimse, gaip; borcunu ödemeyen kimse; emanet parayı yiyen kimse; askeri suçu olan asker
DEFCON : English Turkish
"Defense Condition (Savunma Durumu)", ABD ordusunda savaşa hazırlılık durumu için kullanılan
5 arası ölçek (5= normal hazırlılık durumu, 1= maksimum hazırlılık durumu)
DEFEASANCE : English Turkish
n. iptal, fesih, kaldırma
DEFEASE : English Turkish
v. iptal etmek, bozmak (kontrat, senet, vs.); varlıkları itfa etmeden senedin zorlu kıldığı hisse senedi çıkaran şirketin yasal yükümlülüklerini yerine getirmek
DEFEASED : English Turkish
n. iptal, fesih, geçersiz kılma, bozma
DEFEASIBLE : English Turkish
adj. iptali mümkün, kaldırılabilir
DEFEAT : English Turkish
n. yenilgi, mağlubiyet; aleyhte oy, bozgun; iptal, red, ret; hayal kırıklığı, hüsran, başarısızlık
DEFEAT : English Turkish
v. yenmek, aşmak; engellemek; devirmek; boşa çıkarmak, iptal ettirmek
DEFEAT A BILL : English Turkish
yasa tasarısını reddetmek, önerilmiş bir yasa tasarısına karşı oy kullanmak, bir yasa tasarısının başarısız olmasına neden olmak
DEFEAT A MOTION : English Turkish
önergeyi reddetmek, bir önergeye karşı oy kullanmak, bir resmi önergenin başarısız olmasına neden olmak
DEFEAT THE ENEMY : English Turkish
düşmanı yenmek, düşmanı vurmak, rakip karşısından zafer kazanmak, düşmanın üstesinden gelmek
DEFEAT THE PURPOSE : English Turkish
v. amacı engellemek, istenilen sonucu daha imkansız hale getirdi, hedefe ulaşamadı
DEFEATABLE : English Turkish
adj. mağlup edilebilir, vurulabilir, fethedilebilir, yenilebilir
DEFEATED : English Turkish
adj. mağlup olmuş, üstesinden gelinmiş, zafer kazanmamış
DEFEATED HIM : English Turkish
onu mağlup etti, onu vurdu, onun üstesinden geldi
DEFEATER : English Turkish
n. mağlup eden kimse, uran kimse, fatih, galip
DEFEATISM : English Turkish
n. yenilgiyi kabul etme, bozgunculuk
DEFEATIST : English Turkish
n. yenilgiyi kabul eden kimse, bozguncu
DEFEATIST : English Turkish
adj. yenilgiyi kabul eden, bozguncu
DEFEATURE : English Turkish
v. çirkinleştirmek, şeklini bozmak
DEFECATE : English Turkish
v. dışkılamak; kaka yapmak; arınmak; arıtmak; kurtulmak
DEFECATION : English Turkish
n. dışkılama, kaka yapma; büyük aptes yapma
DEFECT : English Turkish
n. eksiklik, kusur, noksan; özür, sakatlık; bozukluk, arıza
DEFECT : English Turkish
v. döneklik etmek, ayrılmak; kaçmak; iltica etmek, sığınmak
DEFECT IN CHARACTER : English Turkish
n. kişilik bozukluğu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani