English Turkish
DEFENCE OF INTOXICATION : English Turkish
sarhoşluk savunması, alkol veya uyuşturucu zehirlenmesi nedeniyle cezai mesuliyetten serbest bıkılma (zehirlenmenin suçlu tarafından önceden kararlaştırılmış olmadığı sürece)
DEFENCE OF JUSTIFICATION : English Turkish
n. mazeret savunması, ahlaki olarak yasal olmayan bir kural uygulayan veya emre itaat eden kimsenin cezai mesuliyetten serbest bıkılma
DEFENCE OF NECESSITY : English Turkish
gereksinim savunması, ağır yaralanma, yaşam özgürlüğü veya mülkiyet ile ilgili bir şeyi önleme gereksinimi nedeniyle cezai mesuliyetten serbest bıkılma
DEFENCE PLEA : English Turkish
davacının cevap layihası, davalıya karşı olan suçlamayı reddeden yasal açıklama
DEFENCE READINESS CONDITIONS : English Turkish
savunmaya hazır olma durmaları, (ülke, insanlar grubu, vs.) kendini savunmaya hazır olduğu durumlar
DEFENCE SERVICE LAW : English Turkish
askerlik kanunu, askerlik hizmetliyle ilgili olan kanun
DEFENCELESS : English Turkish
adj. desteksiz, korumasız, savunmasız
DEFENCELESSNESS : English Turkish
n. savunmasızlık, korumasız ve savunmasız olma niteliği (ayrıca defenselessness)
DEFENCES : English Turkish
n. askeri savunma kaynakları
DEFEND : English Turkish
v. savunmak, korumak, müdafaa etmek
DEFEND ONESELF : English Turkish
korunmak
DEFEND THE SUIT : English Turkish
v. davayı üstlenmek, davaya bakmak
DEFENDABLE : English Turkish
adj. savunulabilir, korunabilir
DEFENDABLE BORDERS : English Turkish
savunulabilir sınırlar, korunabilir veya savunabilir hudutlar
DEFENDANT : English Turkish
n. davalı, sanık, zanlı
DEFENDANT : English Turkish
adj. davalı, sanık, zanlı
DEFENDED HIM : English Turkish
onu savundu, onu savunarak konuştu veya hareket etti, onu destekleri, onu korudu
DEFENDED HIMSELF : English Turkish
kendini savundu, kendini korudu
DEFENDER : English Turkish
n. savunan kimse, savunucu, savunma oyuncusu, koruyucu kimse; ünvanını koruyan şampiyon
DEFENDING : English Turkish
n. savunma, koruma
DEFENESTRATE : English Turkish
v. camdan atmak, pencereden dışarı atmak (nesneyi)
DEFENESTRATION : English Turkish
n. camdan fırlatma, bir kişiyi veya nesneyi pencereden dışarı atmak; (Bilgisayarda) belli bir programın çalışma hızını geliştirmek için Windows ortamından çıkarmak; sürücüden fazla olan materyali silmek
DEFENSE : English Turkish
n. savunma, koruma; davalı, sanık; doğrulama; savunma silahları; defans oyuncusu
DEFENSE ATTORNEY : English Turkish
n. savunma vekili, savunma avukatı, sanık avukatı (Hukuk)
DEFENSE BUDGET : English Turkish
savunma bütçesi, bir ülkenin askeri savunması için ayrılmış olan para kaynakları
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani