English Turkish
DEGENERATED : English Turkish
adj. yozlaşmış, bozulmuş, çürümüş, solmuş
DEGENERATED ORGAN : English Turkish
çürümüş organ, solmuş veya bozulmuş organ
DEGENERATELY : English Turkish
adv. dejenere bir şekilde, soysuzlaşmış bir şekilde, çürümüş bir şekilde, ahlaksızca
DEGENERATENESS : English Turkish
n. dejenere olma, çöküş, bozulma, ahlaksızlık
DEGENERATION : English Turkish
n. yozlaşma, bozulma, dejenerasyon
DEGENERATIVE : English Turkish
adj. dejeneratif, ruhsal veya fiziksel işlevlerigiderek bozmaya neden olma eğiliminde olan (örneğin, dejeneratif hastalık)
DEGLAZE : English Turkish
v. deglaze, kaplamasını çıkarmak (porselen, çanak çömlek); sos veya et suyu yapmak için pişirilmiş et kalıntılarını şarap veya su içinde koyarak sulandırmak
DEGLOVING : English Turkish
n. eldivenlerini çıkarma, eldiven çıkarma eylemi
DEGLUTITION : English Turkish
n. yutma, yutma
DEGRADABILITY : English Turkish
n. parçalanabilir olma, azalabilir olma niteliği, kimyasal bozulmaya yatkın olma niyeliği
DEGRADABLE : English Turkish
adj. aşağılanabilir, küçük düşürülebilir; azaltılabilir (miktar, boyut, vs.); bozulabilir (Kimya)
DEGRADATION : English Turkish
n. indirme, düşürme, azalma, indirgeme, alçalma; rütbe indirme; bozulma
DEGRADE : English Turkish
v. indirmek, indirgemek, düşmek; rütbesini indirmek; küçük düşürmek, onurunu kırmak; rengini açmak, aşınmaya uğramak, gerilemek
DEGRADED : English Turkish
adj. alçaltılmış, değeri düşürülmüş; ahlaki açıdan serbest; rütbe veya konumdan aşağı düşürülmüş
DEGRADED HIMSELF : English Turkish
kendini alçalttı, kendini küçük düşürdü, kendini küçümsedi
DEGRADEDLY : English Turkish
adv. alçatıcı bir şekilde, küçümseyici bir biçimde, küçük düşürülmüş bir şekilde
DEGRADEDNESS : English Turkish
n. küçük düşürülme, alçalma, aşağılanma
DEGRADER : English Turkish
n. hor gören kimse, küçük düşüren kimse, aşağılayan kimse
DEGRADING : English Turkish
adj. küçültücü, onur kırıcı, alçaltıcı
DEGRADINGLY : English Turkish
adv. alçaltıcı bir şekilde, küçük düşürücü bir biçimde
DEGREASE : English Turkish
v. yağdan arındırmak, yağını almak
DEGREASING : English Turkish
adj. yağını alan, yağ giderici görevi olan
DEGREASING : English Turkish
n. yağ giderme, yağ arındırma işlemi
DEGREE : English Turkish
n. derece, lisans, diploma, ünvan, rütbe, karşılaştırmalı üstünlük derecesi [dilb.]; aşama, evre; sıralı notalar
DEGREE DAY : English Turkish
n. diploma töreni günü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani