Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DEFLOWERED HER : English Turkish

kızlığını bozdu, bekaretini aldı, onu kirletti

DEFLUXION : English Turkish

n. akıntı, artmış sıvı akımı (nezle sırasında sümük gibi)

DEFOE : English Turkish

n. bir soyadı; Daniel Defoe (
1731), İngiliz bir yazar ve gazeteci, "Robinson Crusoe" adlı eserin yazarı

DEFOG : English Turkish

v. sisten arındırmak, bir şeyden sis kaldırmak; bir şeye açıklık getirmek

DEFOGGER : English Turkish

n. sisten arındıran aygıt, sisi ortadan kaldıran cihaz; açıklık getiren kimse veya şey

DEFOLIANT : English Turkish

n. yaprakları döken ilaç, yaprakları döken zehir

DEFOLIATE : English Turkish

v. yaprakları dökmek; bitkileri kurutmak

DEFOLIATING AGENT : English Turkish

yaprak döktüren madde, ağaçların ve bitkilerin yaprak dökmelerine neden olan madde

DEFOLIATION : English Turkish

n. yaprak dökümü, yaprak döktürme

DEFOLIATOR : English Turkish

n. yaprakları döken madde, yaprakları ortadan kaldıran madde; yaprakların dökmelerine neden olan madde

DEFORCE : English Turkish

v. alıkoymak

DEFORCEMENT : English Turkish

n. gasp, bir mülkiyete yasadışı bir şekilde yasal sahibinden alıkoyma; zorunlu ejeksiyon veya tahliye ejection or eviction

DEFORCEOR : English Turkish

n. gasp eden kimse, gaspçı, bir mülkiyeti haksız olarak yasal sahibinden alıkoyan kimse; ona karşı hatalı olarak ceza kesilen kimse

DEFORCIANT : English Turkish

n. gasp eden kimse, gaspçı, bir mülkiyeti haksız olarak yasal sahibinden alıkoyan kimse; ona karşı hatalı olarak ceza kesilen kimse

DEFOREST : English Turkish

v. ağaçları yok etmek, ormansızlaştırmak

DEFORESTATION : English Turkish

n. ağaçları yok etme, orman açma

DEFORM : English Turkish

v. deforme etmek, biçimini bozmak; çirkinleştirmek

DEFORMABLE : English Turkish

adj. biçin değiştirir, biçimi bozulabilir deforme edilebilir

DEFORMATION : English Turkish

n. deformasyon, biçimsizleştirme; bozulma, sakatlık

DEFORMATIVE : English Turkish

adj. defrome olmuş, biçimi bozulmuş, bükülme veya deforme olma eğilimi olan

DEFORMED : English Turkish

adj. deforme olmuş, şekli bozulmuş, çarpık çurpuk (Argo)

DEFORMEDLY : English Turkish

adv. şekli bozulmuş bir şekilde, biçimi bozulmuş bir şekilde, saptırılmış bir şekilde

DEFORMEDNESS : English Turkish

n. biçimsiz olma durumu, deforme olma durumu, biçimsizlik, çirkinleştirilmiş olma durumu

DEFORMITY : English Turkish

n. şekil bozukluğu, biçimsizlik; sakatlık, bozukluk; moral bozukluğu

DEFRA : English Turkish

n. "Department for Environment, Food & Rural Affairs (Çevre, Gıda ve Kırsal İşler Birimi)", Birleşik Krallık'ta çevrenin korunması ve gıda üretimi ve standartlarından sorumlu ve yetkili hükümet organı (ayrıca çevre, balıkçılık, tarım ve kırsal konulardan da sorumludur)