Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DEFICIT SPENDING : English Turkish

n. giderin gelirden fazla olması, bütçe açığı

DEFIED HIM : English Turkish

ona karşı geldi, ona itaat etmedi, ona açıkça meydan okudu

DEFIER : English Turkish

n. karşı koyan, meydan okuyan

DEFILADE : English Turkish

v. istihkâmları düşman ateşinden korumak

DEFILE : English Turkish

n. dar geçit, darboğaz, dar yol

DEFILE : English Turkish

v. kirletmek, lekelemek; bozmak; kötüye kullanmak; tek sıra halinde yürümek

DEFILED : English Turkish

adj. kirlenmiş, kutsallığı bozulmuş; ahlaki açıdan kötü veya ahlaksız hale getirilen; ahlaksız, bozuk veya kirli hale getirilen; saflığı bozulmuş olan (örneğin, "Kutsallığı bozulmuş kilise")

DEFILEMENT : English Turkish

n. kirletme, pisletme, lekeleme

DEFILER : English Turkish

n. geçit töreninde yer alan kimse, tek sıra halinde yürüyen kimse; kötüye kullanan kimse, kirleten kimse

DEFILINGLY : English Turkish

adv. kötüye kullanarak, kutsallığını bozan bir şekilde; kirleten veya bozan bir şekilde

DEFINABLE : English Turkish

adj. tanımlanabilir, tanınabilir, ayırt edilebilir

DEFINABLY : English Turkish

adv. ayırt edilebilir bir şekilde, tanımlanabilir bir biçimde

DEFINE : English Turkish

v. tanımlamak, belirtmek, tarif etmek, belirlemek

DEFINED : English Turkish

adj. tanımlanmış, betimlenmiş, belirlenmiş, kakarlaşırılmış, açıklanmış

DEFINED BOUNDARY : English Turkish

elirlenmiş sınır, açık bir şekilde belirlenmiş olan sınır

DEFINEMENT : English Turkish

n. açıklama, tanım, aydınlatma

DEFINER : English Turkish

n. belirten kimse, tanımlayan kimse

DEFINIENDUM : English Turkish

n. tanımlanan şey, tanım ile belirlenmiş kelime ve ifade, tanımlanacak olan veya tanımlanan şey

DEFINITE : English Turkish

adj. kesin, şüphesiz, kuşkusuz; belirli, açık; kati; su götürmez

DEFINITE ARTICLE : English Turkish

n. belirli tanımlık, ismin spesifik olduğunu belirtmek için önünde kullanılan “the” kelimesi (Dilbilim)

DEFINITELY : English Turkish

adv. kesin olarak, kesinlikle, elbette, kuşkusuz, açıkça, tamamen

DEFINITELY : English Turkish

interj. kesinlikle

DEFINITELY NOT : English Turkish

kesinlikle olmaz, hiçbir şekilde olmaz, hiçbir suretle olmaz

DEFINITENESS : English Turkish

n. kesinlik, açıklık, katiyet

DEFINITION : English Turkish

n. belirtme, tanımlama, tanım, tarif, açıklama, belirleme; kesinleştirme; seçiklik