English Turkish
DNA : English Turkish
DNA
DND : English Turkish
"drag and drop (sürükle ve bırak)", (Bilgisayar) bilgisayar dosyalarını taşımanın yaygın yöntemi (bir dosya simgesi seçilir, seçilen dosya fare düğmesi basılı tutularak yeni bir yere sürüklenir ve dosyayı yeni yerde "bırakmak" için fare düğmesi serbest bırakılır)
DND : English Turkish
n. DnD, (Ticari marka) D&D, popüler hayal gücü rol üstlenme oyunu
DNDC : English Turkish
"Don't Know Don't Care (Bilmiyorum Umurumda Değil)", bilmiyorum ve umurumda değil, emin değilim ve umurumda da değil
DNIEPER : English Turkish
n. Dinyeper, Doğu Avrupa'da bir nehir
DNIESTER : English Turkish
n. Dinyester, Ukrayna ve Moldova arasındaki sınırın bir kısmını oluşturan nehir
DNS : English Turkish
"Domain Name Service (Alan Adı Servisi)", sitelerin adlarını sayısal adreslerine çeviren internet servisi (Bilgisayar)
DNS SERVER : English Turkish
DNS sunucusu, Alan Adı Servisi sunucusu, sitelerin adlarını sayısal adreslerine çeviren internet servisi (Bilgisayar)
DO : English Turkish
v. yapmak, etmek; tamamlamak, meydana getirmek; neden olmak; düzenlemek, temizlemek; rolünü üstlenmek; ilgilenmek; uymak; ayağını kaydırmak; dolandırmak (Argo)
DO : English Turkish
aynen, yukarıda denildiği gibi, keza
DO : English Turkish
n. dalavere, hile, dolandırıcılık (Argo); eğlenceli toplantı, parti, do [müz.]
DO A BUNK : English Turkish
sıvışmak
DO A DISSERVICE : English Turkish
v. zarar vermek
DO A DOUBLE TAKE : English Turkish
v. geç anlamak, jetonu geç düşmek
DO A FADE OUT : English Turkish
toz olmak, defolup gitmek
DO A FAVOR : English Turkish
v. iyilik etmek
DO A GOOD TRADE : English Turkish
v. iyi kâr etmek
DO A GOOD TURN : English Turkish
ir kimseye bir iyilikte bulunmak, birisine iyilik yapmak
DO A LAG : English Turkish
v. hapiste yatmak
DO A MISCHIEF : English Turkish
yaramazlık yapmak, zarar vermek, hasar vermek
DO A PAPER ROUTE : English Turkish
abonelere gazete dağıtmak
DO A ROOM : English Turkish
v. odayı temizlemek, odayı toparlamak
DO A SERVICE : English Turkish
servis vermek, hizmet etmek; iyilik yapmak
DO A SOMERSAULT : English Turkish
v. perende atmak, takla atmak
DO A SPLIT : English Turkish
acakları 180 derece ayırmak, her bacağı ters yöne ayırarak yere yapışmak (jimnastik becerisi)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani