English Turkish
DON'T BLOW YOUR OWN TRUMPET : English Turkish
kendini göklere çıkarma, kendi başarından dolayı kendini övme
DON'T BOTHER TO COME BACK : English Turkish
tekrar gelme zahmetini gösterme, geri dönme zahmetine girme, güle güle ve bir daha dönme
DON'T COME THE RAW PRAWN WITH ME : English Turkish
(Avustralya Argosu) beni aldatmayı deneme, beni kandırmaya kalkışma
DON'T COUNT YOUR CHICKENS BEFORE THEY HATCH : English Turkish
yumurtadan çıkmadan civcivlerini sayma, dereyi görmeden paçaları sıvama, gerçekleşebilecek veya gerçekleşemeyebilecek olaylar üzerine geleceğini planlama, kesin olmayan sonuçlara tabi olma, planlarını kesin olmayan olaylara göre yapma, henüz sahip olmadığın bir şeyi sayma
DON'T COUNT YOUR CHICKENS BEFORE THEY'RE HATCHED : English Turkish
v. yumurtadan çıkmadan civcivlerini sayma, dereyi görmeden paçaları sıvama, gerçekleşebilecek veya gerçekleşemeyebilecek olaylar üzerine geleceğini planlama, kesin olmayan sonuçlara tabi olma, planlarını kesin olmayan olaylara göre yapma, henüz sahip olmadığın bir şeyi sayma
DON'T CROSS THE BRIDGE UNTIL YOU COME TO IT : English Turkish
dereyi görmeden paçaları sıvama, problem umma, gerçekleşene kadar bir şey hakkında endişe etme
DON'T DARKEN MY DOOR : English Turkish
evime adım atma
DON'T DESPAIR : English Turkish
ümidini kaybetme, umudunu yitirme
DON'T DIE : English Turkish
interj. ölme
DON'T FAIL TO : English Turkish
-mayı unutma,
mamazlık etme,
yı yaptığından emin ol,
nun yapılmasını sağla
DON'T FASH YOURSELF : English Turkish
zahmet etmeyin
DON'T FORGET : English Turkish
interj. unutma
DON'T FUSS WITH ME : English Turkish
ana maskaralık etme, benimle dalga geçme
DON'T GET ME WRONG : English Turkish
interj. beni yanlış anlama, kafanda şüphe olmasın (bir kimsenin görüş ve duygularını açıklığa kavuşturmak için kullanılan ifade)
DON'T GIVE A FLYING FUCK : English Turkish
(Argo) umurunda olmasın
DON'T GIVE UP : English Turkish
pes etme, umutsuzluğa düşme, bırakma
DON'T HANG UP YET, PLEASE : English Turkish
hemen kapatmayın lütfen
DON'T HONEY ME : English Turkish
enimle canım cicimli konuşma, bana yağcılık yapma, bana yağ çekme
DON'T JUDGE THE BOOK BY THE COVER : English Turkish
kitabı kapağıyla değerlendirme, görünüşe aldanma, şeyleri dış görünüşüyle değil ama içerikleriyle değerlendir
DON'T KEEP ME IN THE DARK : English Turkish
eni karanlıkta bırakma, beni belirsizlik içinde bırakma, beni aydınlat, bana anlat, bana söyle
DON'T KILL THE GOOSE THAT LAYS GOLDEN EGGS : English Turkish
altın yumurtlayan kazı kesme, aşırı arzulu olup iyi bir şeyi berbat etme, açgözlülük yaparak eldeki fırsatı berbat etme
DON'T KNOW : English Turkish
tarafsız kimse, kararsız kimse
DON'T KNOW DON'T CARE : English Turkish
Bilmiyorum, Umurumda değil, emin değilim ve beni ilgilendirmiyor, DNDC
DON'T LEAN AGAINST THE DOORS : English Turkish
kapılara yaslanmayınız
DON'T LET THE BED BUGS BITE : English Turkish
iyi geceler ve tatlı uykular! (uyku zamanında çoğunlukla çocuklara kullanılan eğlenceli ifade)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani