Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ALAMO : English Turkish

n. alamo, güneybatı ABD’de yaygın olan kavak ağcı

ALAN : English Turkish

n. bir erkek adı

ALAN GREENSPAN : English Turkish

n. (1926 doğumlu) Amerikalı ekonomist, Amerikan Merkez Bankası Valileri Yönetim Kurulu Başkanı (
2006)

ALAN HALE JR : English Turkish

(
1990) Amerikalı televizyon ve sinema oyuncusu, "Gilligan's Island (Gilligan'ın Adası)" televizyon dizisinin oyuncularından biri

ALAN JAY LERNER : English Turkish

n. (
1986) ABD’li şarkı sözü yazarı, oyun yazarı ve opera metni yazarı

ALAN KEYES : English Turkish

(1950 doğumlu) Amerikalı politikacı ve gazeteci, 1996 ve 2000 yıllarında Cumhuriyetçi ABD Devlet Başkanlığı adayı

ALAN MACDIARMID : English Turkish

n. (1927 doğumlu) plastik iletkenliği konusundaki çalışmalarından dolayı Kimya alanında Nobel ödülü sahibi Yeni Zelandalı bilim insanı

ALAN PAKULA : English Turkish

Alan J. Pakula (
1998), "Sophie's Choice (Sophie’nin Tercihi)" ve "Pelikan Dosyası" filmlerinin yönetmeni ABD’li film yönetmeni ve yazar

ALAN RAMADAN : English Turkish

Quokka Sports- Internet Sports Broadcasts’ın Genel Müdürü

ALAN TURING : English Turkish

n. (
1954) Britanyalı matematikçi ve bilgisayar teknolojisinin matematiksel modelinin mucidi, İkinci Dünya Savaşı esnasında Nazi’lerin "Enigma (Enigma)" sisteminin kodunun deşifre edilmesine yardım eden kriptocu

ALANINE : English Turkish

n. alanin, aminoasit

ALANIS : English Turkish

n. bir kadın adı

ALANIS MORISSETTE : English Turkish

Kanada doğumlu ünlü rock müziği sanatçısı

ALAOUITE : English Turkish

n. Ortadoğu’da Suriye’de öne çıkan bir dinci grup; Muhammed peygamberin soyundan geldiklerini iddia eden Faslı soylu bir aile

ALAR : English Turkish

adj. kanat şeklinde, kanatsı, kanatlı; yaprak ve gövde arasında (Botanik); koltuk altı ile ilgili (Anatomi)

ALARM : English Turkish

"Air-Launched Anti-Radiation Missile (Havada Atılan Antiradyasyon Füzesi)"; kızıl ötesi bir vericiyle hedeflere yoğunlaşarak üzerlerine ısı yayan füze

ALARM : English Turkish

n. alârm, tehlike işareti, telaş; korku, dehşet

ALARM : English Turkish

v. alârma geçirmek, alârm vermek, ayağa kaldırmak, telaşlandırmak, korkutmak, panik yapmak

ALARM BELL : English Turkish

tehlike çanı

ALARM CIRCUIT : English Turkish

alarm devresi, alarm sistemi

ALARM CLOCK : English Turkish

çalar saat

ALARM LAMP : English Turkish

alarm ışığı, tehlike sinyali

ALARM MECHANISM : English Turkish

alarm mekanizması, belli bir olay meydana geldikten sonra alarm zilini başlatan cihaz

ALARM POST : English Turkish

n. alârmda toplanma yeri

ALARM SIGNAL : English Turkish

alarm işareti, uyarı sinyali, tehlike durumunu ikaz etme veya alarm verme görevi olan ses (örneğin, bip sesi veya siren)