Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
EBONY TREE : English Turkish

n. abanoz ağacı

EBOOK : English Turkish

n. e-kitap, elektronik kitap, internet ortamında yayımlanan kitap

EBRIETY : English Turkish

n. sarhoşluk

EBULLIENCE : English Turkish

n. kaynayıp taşma, taşkınlık, galeyan; coşkunluk

EBULLIENCY : English Turkish

n. kaynayıp taşma, taşkınlık, coşkunluk, galeyan

EBULLIENT : English Turkish

adj. kaynayan, taşkın; coşkun, içi içine sığmayan, fıkır fıkır

EBULLIENTLY : English Turkish

adv. coşkulu bir şekilde, coşkuyla, taşkın bir şekilde, taşarak, sevinçle, neşeyle, şen şakrak bir şekilde

EBULLIOMETER : English Turkish

n. kaynama noktası aracılığıyla ortalama molekülün ağırlığını belirleyen cihaz

EBULLIOSCOPE : English Turkish

n. ebuliyoskop, kaynama noktasını ölçmek için kullanılan araç

EBULLITION : English Turkish

n. taşma, taşkınlık, galeyan; coşku

EBURNATION : English Turkish

n. eburnasyon, (Tıp & Patoloji) eklem sertleşmesi, kemik sertleşmesi, bir kemik veya kıkırdağın alışılmamış sertleşme ve parlaklaşma görünümü aldığındaki bozulma durumu

EC : English Turkish

AB, çoğu batı Avrupa ülkesinin siyasal ve ekonomik birliği

EC : English Turkish

AB, çoğu batı Avrupa ülkesinin siyasal ve ekonomik birliği

ECA : English Turkish

"Economic Commission for Africa (Afrika Ekonomi Komisyonu)", Afrika milletlerinin ekonomik gelişimiyle ilgilenen Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi komisyonu

ECAFE : English Turkish

ECAFE, Asya ve Uzak Doğu'da ülkelerin ekonomik gelişimi ile ilgili olan Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi

ECARTE : English Turkish

n. iki kişiyle oynana kart oyunu

ECAUDATE : English Turkish

adj. kuyruksuz, kuyruğu olmayan (Zooloji)

ECBOLIC : English Turkish

adj. ekbolik, rahim kasılmaları arttırılarak doğumu hızlandıran (Doğumbilim)

ECC : English Turkish

ECC, bir bilgisayardaki hataları kontrol eden, belirleyen ve düzelten kod (hafızada kayıtlı olan her veri birimi ile birleştirerek ve veriyi yeniden okuyarak tekrar kontrol etme)

ECCEDENTESIAST : English Turkish

n. yapmacık gülümseyen kimse, zorlama gülümseyen (örneğin televizyonda)

ECCENTRIC : English Turkish

n. acayip tip; dış merkezli düzen

ECCENTRIC : English Turkish

adj. eksantrik, dış merkezli, ekseni merkezden geçmeyen, acayip davranışlı, antika, alışılmadık, garip

ECCENTRICAL : English Turkish

adj. tuhaf, garip, acayip, alışılmadık

ECCENTRICALLY : English Turkish

adv. eksantrik bir şekilde, tuhaf bir şekilde, garip bir şekilde, acayip bir şekilde, alışılmadık bir şekilde, sıra dışı bir şekilde

ECCENTRICITY : English Turkish

n. antikalık, eksantriklik; dış merkezlilik; acayiplik