Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ELBOW SMB. OUT : English Turkish

v. kovmak, atmak

ELBOW THROUGH : English Turkish

v. ite kaka yol açmak

ELBOWROOM : English Turkish

n. hareket alanı; geniş ve rahat yer

ELD : English Turkish

n. ileri yaş, geçmiş zaman

ELDAD : English Turkish

n. Eldad, erkek ismi,(İbrani)

ELDER : English Turkish

n. ata, yaşça büyük kimse, yaşlı kimse; kıdemli kimse, mürver

ELDER : English Turkish

adj. yaşça büyük, daha yaşlı, büyük, kıdemli

ELDER BERRY : English Turkish

n. mürver

ELDER BROTHER : English Turkish

n. ağabey

ELDER SISTER : English Turkish

n. abla

ELDER STATESMAN : English Turkish

yaşlı kurt, emekli devlet adamı danışman

ELDERBERRY : English Turkish

n. mürver ağacı (elder olarak da yazılır); bu ağaçtan elde edilen böğürtlen benzeri meyve (şarap yapımında kullanılır)

ELDERFLOWER : English Turkish

n. mürver çiçeği, şarap ve likör yapımında kullanılan bir çiçek

ELDERLINESS : English Turkish

n. yaşlılık, yaşlı olma durumu; daha yaşlı olma durumu

ELDERLY : English Turkish

adj. yaşlı, ihtiyar, yaşını başını almış

ELDERLY : English Turkish

n. ihtiyar

ELDERS : English Turkish

n. yaşlılar, ihtiyar heyeti

ELDERS AND BETTERS : English Turkish

yaşlı ve daha tecrübeli olan kimseler, yaşlı ve deneyimliler

ELDERSHIP : English Turkish

n. daha yaşlı olma, yaşça daha büyük olma, kıdemlilik

ELDEST : English Turkish

adj. yaşça en büyük, en yaşlı

ELDRIDGE : English Turkish

n. Eldridge, erkek ismi

ELDRIDGE CLEAVER : English Turkish

Eldridge Cleaver, (
1998) siyah eylemci, sonradan Hristiyan olan ve Cumhuriyetçi Parti üyesi "Kara Panterler" radikal politik grubunun lideri

ELDRITCH : English Turkish

adj. büyülü, korkunç, çirkin

ELEANOR : English Turkish

n. Elanor, kadın ismi

ELEC : English Turkish

"electric (elektrikli)", elektrikli, elektrik ile çalışan, elektrikle faaliyete geçen, elektrik ile üretilen