Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ENGLISH BREAKFAST : English Turkish

n. İngiliz kahvaltısı, mısır gevreği ya da meyve ile başlayan daha sonra sıcak pişirilmiş yemek (beykın, jambon ya da yumurta, sosis ve domates) ve sonra da reçelli ya da marmelatlı tost ile devam eden kahvaltı

ENGLISH CAKE : English Turkish

İngiliz keki, bir tür kek

ENGLISH CHANNEL : English Turkish

n. Manş Tüneli, Kuzey Denizi'ni Atlantik Okyanus'u ile birleştiren ve Fransa ve Büyük Britanya'yı ayıran su kütlesi

ENGLISH HORN : English Turkish

Korangle, obua ailesinden ahşap üflemeli çalgı

ENGLISH HUMOR : English Turkish

İngiliz mizahı, İngiltere'de popüler olan sıkıcı mizah tarzı

ENGLISH MUFFIN : English Turkish

n. İngiliz usulü muffin, maya ile yapılan düz çörek saplı tavada pişirilir ve servis yapmadan önce parçalanıp tost yapılır

ENGLISH NATIONAL OPERA : English Turkish

n. İngiliz Milli Opera, İngiltere'nin resmi opera binası

ENGLISH OAK : English Turkish

n. kaya meşesi

ENGLISH SPEAKER : English Turkish

İngilizce konuşur, İngilizce konuşan kişi

ENGLISH SPEAKING : English Turkish

İngilizce konuşan, İngilizceyi konuşabilen

ENGLISH TEACHER : English Turkish

İngilizce öğretmeni, İngilizce eğitmeni, İngilizce öğreten kişi

ENGLISH-ENGLISH DICTIONARY : English Turkish

İngilizce-İngilizce sözlük, İngilizce kelimeler için tanımlar sağlayan sözlük

ENGLISH-HEBREW DICTIONARY : English Turkish

n. İngilizce-İbranice sözlük, İngilizce ve İbranice ve tersine kelimeler arasında çeviri sağlayan sözlük

ENGLISHISM : English Turkish

n. İngiliz ingilizcesi, İngiliz tarzı şey, İngiliz hayranlığı

ENGLISHMAN : English Turkish

n. İngiliz, İngiliz erkeği

ENGLISHWOMAN : English Turkish

n. İngiliz kadını, İngiliz

ENGLOBE : English Turkish

n. su geçirmez kaplama maddesi, kapatılmış kaplama maddesi

ENGLOBE : English Turkish

v. küre şeklinde yapmak, küresel bir şekil vermek; bir küre veya küresel şekildeki bir şeyin içerisine kapatmak; bir lökosit içerisine emilmek (Biyoloji)

ENGLUT : English Turkish

v. mideye indirmek, tıkınmak; fazla yemek yemek, tıka basa yemek, aşırı derecede yemek; yutkunmak, büyük parçalar halinde yutmak

ENGORGE : English Turkish

v. yutmak; tıkınmak, tıkamak, fazla doldurmak

ENGORGED : English Turkish

adj. tıkanmış, tıkanık, tıkalı

ENGORGEMENT : English Turkish

n. doyumsuz bir şekilde yutma eylemi, oburca yiyip bitirme, yutkunma; ölçüyü kaçıracak şekilde yemek yeme, gıda ile tıka basa dolma eylemi

ENGRAFT : English Turkish

v. dikmek, sokmak; aşılamak, yerleştirmek,

ENGRAFTMENT : English Turkish

n. melezleme, türleri karıştırma (Tarımda
aşılama, bir bitkinin bir parçasını bir başka bitkiye nakletme)

ENGRAIL : English Turkish

v. eğimli çentiklerle süslemek; tırtıklı bir görüntü vermek