Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ENJOYABLY : English Turkish

adv. hoşça, zevkli bir şekilde, hoş bir şekilde, menuniyet verici bir tarzda

ENJOYED HIMSELF EXTREMELY : English Turkish

eğlenmiş, son derece hoşça vakit geçirmiş

ENJOYED HIS FOOD : English Turkish

yediği yemeği severek

ENJOYED IT TREMENDOUSLY : English Turkish

çokça hoşlanarak, çok zavk alarak, çok severek, büyük zevk alarak

ENJOYED THE FRUIT OF : English Turkish

-'dan yararlanarak

ENJOYER : English Turkish

n. hoşlanan kimse, zevk alan kimse,
'den zevk alan kimse

ENJOYMENT : English Turkish

n. haz, zevk, hoşlanma, beğenme; yararlanma; ağız tadı

ENJOYS EVERY MOMENT : English Turkish

her anından hoşlanama, hepsinden zevk alarak, her anını severek

ENKEPHALIN : English Turkish

n. enkefalin, beyin ve omurilikten salgılanan ve acı önleyici olarak faaliyet gösterenn uyuşturucu özellikleri olan doğal kimyasal (Biyokimya)

ENKINDLE : English Turkish

v. alevlendirmek, tutuşturmak

ENLACE : English Turkish

v. sarmak, dolamak, birbirine geçirmek

ENLARGE : English Turkish

v. büyütmek, genişletmek, geliştirmek, büyümek, genişlemek; uzatmak, ayrıntıya girmek

ENLARGE ON A POINT : English Turkish

ir noktayı detaylı bir şekilde açıklamak

ENLARGE UPON A POINT : English Turkish

ir noktayı detaylı bir şekilde açıklamak

ENLARGEABLE : English Turkish

adj. büyültülebilir, genişletilebilir, uzatılabilir

ENLARGED : English Turkish

adj. genişletilmiş, ebatı büyütülmüş, daha büyük yapılmış, çoğaltılmış

ENLARGED CHARACTER : English Turkish

üyütülmüş karakter, daha büyük yapılmış karakter (harf, numara, vb.)

ENLARGED THE SCOPE : English Turkish

genişletilmiş kapsam, büyütülmüş faaliyet alanı, artırılmış kapsam, genişletilmiş mesafe veya menzil

ENLARGED THE VOCABULARY : English Turkish

genişletilmiş kelime hazinesi, artırılmış kelime hazinesi

ENLARGEMENT : English Turkish

n. büyütme, büyüme, genişleme, yayılma

ENLARGEMENT OF THE PROSTATE GLAND : English Turkish

prostat bezi büyümesi, prostat bezi genişlemesi, mesanede konuşlu erkek idrar kanalını çevreleyen bezin genişlemesi

ENLARGER : English Turkish

n. büyütücü, agrandisör

ENLIGHTEN : English Turkish

v. aydınlatmak, öğretmek, bilgi vermek

ENLIGHTENED : English Turkish

adj. aydınlatılmış, aydın, kültürlü, okumuş, açık fikirli

ENLIGHTENED ABSOLUTISM : English Turkish

n. aydınlanmış mutlakiyet, 18'inci yüzyıl sonlarında Kayser'lerin yönetimi (birinin denizaşırı yerlerdeki vatandaşlarını yönettiği rejim)