English Turkish
EPONYMOUS : English Turkish
adj. kendi adını bir yere kabileye veya nesneye veren; adını bir yere veren; bir yere adını veren kimsenin adını taşıyan veya adı olan
EPONYMY : English Turkish
n. bir yere adını verenlerden isimlerin türetilmesi (bir hastalığın, enstitünün, şehrin, ülkenin vb.)
EPOPEE : English Turkish
n. destan, epik şiir
EPOQUE : English Turkish
n. (Fransızca) devir, çağ, dönem, belirli olaylar özellikler veya gelişmeler için söylenen/kullanılan belirli bir zaman periyodu
EPOS : English Turkish
n. destan, manzum hikâye
EPOXIDE : English Turkish
n. (Kimya) epoksi bileşik; oksijen ve karbonun kimyasal bileşiği
EPOXIDISE : English Turkish
v. bir epoksiye dönüştürmek (ayrıca epoxidize)
EPOXIDIZE : English Turkish
v. bir epoksiye dönüştürmek (ayrıca epoxidise)
EPOXY : English Turkish
n. epoksi
EPOXY GLUE : English Turkish
tutkal (yapışkan madde) türü
EPOXY RESIN : English Turkish
n. sıcakta sertleşen yapay sakız
EPP : English Turkish
EPP, yüksek hızda veri aktarımı ve çift yönlü iletişime izin veren paralel port (Bilgisayar)
EPROM : English Turkish
EPROM, yeni veri ile yeniden yazılmış ultraviyole ışınına maruz kalınca silinebilen Salt Okunur Bellek çipi (Bilgisayar)
EPS : English Turkish
EPS, (Bilgisayar) Kapsüllenen PostScript dosyası, PostScript bilgiler içeren vektör-tabanlı dosya formatı (Adobe Systems tarafından geliştirilen); Kapsüllenen PostScript dosya uzantısı
EPS EXTENSION : English Turkish
EPS uzantısı, Kapsüllenen PostScript dosya uzantısı
EPSILON : English Turkish
n. epsilon
EPSOM : English Turkish
n. Epsom, güneydoğu İngiltere'de bir kasaba
EPSOM SALT : English Turkish
n. ingiliz tuzu, magnezyum sülfat
EPSOM SALTS : English Turkish
n. ingiliz tuzu, magnezyum sülfat
EPSON : English Turkish
n. Epson, bilgisayar yazıcıları imal eden ünlü şirket (genellikle mürekkep püskürtmeli yazıcılar)
EPSTEIN : English Turkish
n. Epstein, soyadı
EPT : English Turkish
ir seri baz yıllar için ortalama kazancı aşan bir iş girişiminin kazancı üzerindeki vergi (Finans)
EQ : English Turkish
değer veya miktar olarak eşit, eşit önemde; karşılığı olan, ikame
EQUABILITY : English Turkish
n. değişmezlik; dengelilik; ılımanlık; ılımlılık
EQUABLE : English Turkish
adj. değişmez; dengeli; ılıman; ılımlı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani