Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
EQUABLY : English Turkish

adv. tekdüze, değişmeyen bir tarzda, eşit olarak, düzenli bir şekilde

EQUAL : English Turkish

v. eş değerde olmak; bir olmak; yetişmek

EQUAL : English Turkish

adj. eşit, denk, eş, aynı; başabaş; uygun; yeterli; yanlı; hayır demez; dengeli; düzenli; sakin, dingin

EQUAL : English Turkish

n. yaşıt, akran, denk, emsal

EQUAL ELECTIONS : English Turkish

tüm oyların eşit değerde olduğu seçim

EQUAL IN SIZE : English Turkish

adv. aynı ölçüde, ölçüsü aynı

EQUAL IN VALUE : English Turkish

aynı değerde, eşit miktarda, aynı değerde, aynı değere sahip olan

EQUAL MARK : English Turkish

eşit değer, eşittir işareti, eşitlik veya özdeşliği ifade eden matematiksel değer

EQUAL MIND : English Turkish

n. soğukkanlılık

EQUAL OPPORTUNITY : English Turkish

eşit fırsat, eşit şanslar, herkes için eşit fırsatlar/seçenekler

EQUAL PAY FOR EQUAL WORK : English Turkish

eşit işe eşit ücret, birisinin yaptığı iş miktarının ücret olarak karşılığı

EQUAL RIGHTS : English Turkish

eşit haklar, eşit ayrıcalıklar, herkes için sağlanan/garanti altına alınmış aynı haklar (ırk, cinsiyet, vb. ayrımı gözetmeksizin)

EQUAL RIGHTS AMENDMENT : English Turkish

Eşit Haklar Tasarısı, cinsiyet ayrımcılığını anayasaya aykırı hale getirecek olan ABD Anayasasında değişiklik için yapılan öneri (bugün olduğu gibi sadece yasadışı olmasına karşın), ERA

EQUAL SIGN : English Turkish

eşittir işareti, matematiksel eşitliği gösteren sembol (2+2=4)

EQUAL TO NEW : English Turkish

adj. yeni gibi

EQUALISE : English Turkish

v. eşit yapmak, özdeş yapmak; standartlaştırmak, eşit olmak, eşit duruma gelmek (ayrıca equalize)

EQUALISER : English Turkish

n. eşitleyen kimse, eşit yapan kimse; standartlaştıran kimse; eşit oranda etkisi olan şey; (Elektronik) frekans çarpıklığını/distorsiyonunu düzelten elektronik cihaz; (ABD ve Kanada'da kullanılan Argo) ateşli silah, her tür silah; (İngiliz Argosu) bir futbol maçında skoru eşitleyen gol (ayrıca equaliser)

EQUALITARIAN : English Turkish

adj. eşitlik yanlısı

EQUALITY : English Turkish

n. eşitlik, denklik, eşlik; seviye

EQUALITY IN RELATIONSHIPS : English Turkish

ilişkide eşitlik, ilişki içerisindeki insanlar arasında eşit katılım ve eşit muamele prensibi

EQUALITY OF RIGHTS : English Turkish

hakların eşitliği, ayrıcalıkların eşitliği, önceliklerin eşitliği, herkes için aynı haklar

EQUALITY OF VOTES : English Turkish

oyların eşitliği, her oyun eşit değerde olması prensibi

EQUALIZATION : English Turkish

n. eşitlik, eşitleme, eşitlenme; uyuşma; balans ayarı yapma; dengeleme; beraberlik

EQUALIZATION FUND : English Turkish

ordu rezerv/yedek askerlerinin ödemelerini tamamlayan hükümet fonu

EQUALIZE : English Turkish

v. eşitlemek, dengelemek; balans ayarını yapmak; beraberliği sağlamak; beraberlik golü atmak