English Turkish
FASCICULE : English Turkish
n. demet, salkım, fasikül, evrak destesi
FASCICULUS : English Turkish
n. paket, bohça, tomar, koli
FASCINATE : English Turkish
v. büyülemek, cezbetmek, hayran bırakmak, hipnotize etmek
FASCINATED : English Turkish
adj. büyülenmiş, ağzı açık kalmış
FASCINATED HIM : English Turkish
onu büyüleyen, ağzını açık bırakan, onu cezbeden, son derece ilgisini çeken
FASCINATING : English Turkish
adj. büyüleyici, çekici, etkileyici
FASCINATINGLY : English Turkish
adv. cezbedici bir şekilde, büyüleyici bir tarzda, alımlı bir şekilde
FASCINATION : English Turkish
n. cazibe, çekicilik, büyü, sihir
FASCINATOR : English Turkish
n. büyüleyici kimse, büyüleyici şey
FASCINE : English Turkish
n. hendekleri veya bina setlerini doldurmak için kullanılan ağaç dalları tomarı
FASTNESS : English Turkish
n. hızlılık, çabukluk, uçarılık, sağlamlık, dayanıklılık, sıkılık, solmazlık, sabır, sebat, sığınak, emin yer
FASTNESS TO LIGHT : English Turkish
n. ışığa dayanıklılık
FAT : English Turkish
Dosya Ayırma Tablosu, her dosyanın yerinin kaydedildiği disk bölümü (Bilgisayar)
FAT : English Turkish
n. içyağı, yağ
FAT : English Turkish
v. şişmanlatmak, semirtmek, besiye çekmek, yağ bağlatmak
FAT : English Turkish
adj. şişman, şişko, kilolu, tombul, yağlı, besili, semiz, dolgun, şişkin, kazançlı, kârlı, bereketli, verimli
FAT AS A PIG : English Turkish
domuz gibi yağlı, çok yağlı, çok şişman
FAT CAT : English Turkish
n. şişman kedi, çok zengin kimse; siyasi kampanyalara büyük miktarda para bağışlayan zengin kimse; seçkin veya önemli kimse, VIP, "kodaman (big shot)"
FAT CELL : English Turkish
yağ hücresi, yağ içeren hücre
FAT CHANCE : English Turkish
n. (Argo) mümkün değil, olamaz, ihtimali yok, hiç şansın yok
FAT CHEESE : English Turkish
yağlı peynir, yüksek miktarda yağ içeren peynir
FAT FINGER DIALING : English Turkish
şişman parmak tuşlaması, tek haneli bir ödemeli ve birde ödemesiz telefon numarasına sahip olan ve birisi tarafından ödemesizden aranmaya çalışılırken yanlışlıkla ödemeli numaradan arandığı zaman para kazanılan telefon hilesi
FAT HEADED : English Turkish
adj. mankafa, aptal, kalın kafalı
FAT JOB : English Turkish
yağlı iş, güzel iş, iyi iş
FAT MEAT : English Turkish
yağlı et, yüksek oranda yağ içeren et
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani