Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FAUNAL : English Turkish

adj. faunaya ilişkin, bölge hayvanlarının tümüne ilişkin, verilen bir bölge veya zaman periyodunun hayvanlarına ilişkin

FAUNUS : English Turkish

n. Faunus, (Roma Mitolojisi) doğa tanrısı, çobanların ve sürülerinin koruyucusu

FAUST : English Turkish

n. Faust, soyadı; Johann Faust (d.
ö.1541), ruhunu şeytana sattığı söylentileri ile ünlü olan Alman simyager ve efsanevi büyücü

FAUSTIAN : English Turkish

n. Faust ile ilgili olan, Faust'a ait ya da onunla ilgili olan; dünyevi zenginlik ya da güç için manevi değerlerden vazgeçmek

FAUSTUS : English Turkish

n. Faustus, "Doktor Faust'un Trajedik Hikâyesi"nde ana karakteri (1588'de Christopher Marlowe tarafından yazılan oyununa dayanır)

FAUVE : English Turkish

n. Fovistler (çiğ renkçiler), Fovizm hareketine ait olan biri (canlı renkler ve keskin ayırımlar kullanımı ile karakterize edilen
yüzyıl sanat hareketi)

FAUVE : English Turkish

adj. Fovistler (çiğ renkçiler) ,Fovizm hareketine ait ya da onunla ilgili olan (canlı renkler ve keskin ayırımlar kullanımı ile karakterize edilen
yüzyıl sanat hareketi)

FAUVISM : English Turkish

n. Fovizm (çiğ renkçilik), canlı renkler ve keskin ayırımlar kullanımı ile karakterize edilen
yüzyıl sanat hareketi

FAUVIST : English Turkish

n. Fovist (çiğ renkçi), Fovizm hareketine ait olan biri (canlı renkler ve keskin ayırımlar kullanımı ile karakterize edilen
yüzyıl sanat hareketi)

FAUX : English Turkish

adj. (Fransızca) sahte; suni, yapay, taklit

FAUX MEAT : English Turkish

yapay et, sahte et, et olmayan fakat çeşitli yemeklerde et yerine ikame olarak kullanılan madde (genellikle gluten veya soyadan yapılan)

FAUX PAS : English Turkish

pot, gaf, hata

FAUXHAWK : English Turkish

n. bir saç şeridinin diğerlerinden daha uzun ve kalkık olarak başın üzerinden geçtiği saç modeli (2002 Dünya Kupası turnuvasında David Beckham'ın saç modeli gibi)

FAVA : English Turkish

n. fava, bezelye ailesinden yıllık yetişen bitki, etli fasülye, kadın fasülyesi, fava fasülyesinin elde edildiği bitki

FAVA BEAN : English Turkish

tavuk bezelyesi, baklagil cinsi, fasülye türü

FAVE : English Turkish

tercih edilen, favori, ilk seçenek olarak kabul edilen (Argo)

FAVEOLATE : English Turkish

adj. balpeteğine benzeyen, küçük hücrelere bölünmüş

FAVEOLUS : English Turkish

n. sığ girinti (bir balpeteği hücresinde olduğu gibi)

FAVISM : English Turkish

n. fava fasülyesinin polenini solumanın sebep olduğu hastalık

FAVONIAN : English Turkish

adj. batı rüzgarına ilişkin; batı rüzgarına benzer; ılıman, hafif, tatlı, keyifli; elverişli, merhametli, uygun

FAVOR : English Turkish

n. lütuf, iyilik, yardım, sevilme, beğenilme, ayrıcalık, iltimas, kayırma, koruma, hediye (sürpriz), taraftarlık [spor.]

FAVOR : English Turkish

v. iyilik etmek, yardımda bulunmak, kayırmak, tutmak, desteklemek, kabul etmek, şereflendirmek, benzemek, dikkat göstermek

FAVOR : English Turkish

n. şeref nişanı

FAVOR THE PARTIES IN POWER : English Turkish

mevcut yönetimi desteklemek veya tercih etmek

FAVORABLE : English Turkish

adj. iyi niyetli, olumlu, müsait, uygun, faydalı, avantajlı, tatminkâr, lehte, taraftar