Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FIVE YEARS : English Turkish

5 yıl, 60 aylık periyot

FIVE-AND-TEN-CENT-STORE : English Turkish

geniş çeşitlilikte ucuz şeyler bulunan mağaza (önceden beş ile on sent arasında fiyat tespit edilen)

FIVE-INCHER : English Turkish

eş inç uzunluğundaki kimse, beş inç uzunluğundaki şey

FIVE-POINTED STAR : English Turkish

eş köşeli yıldız, beş ucu olan yıldız şekli

FIVE-STAR HOTEL : English Turkish

eş yıldızlı otel, en iyi kalite otal, yüksek kaliteli otel, lüks otel

FIVEFOLD : English Turkish

adj. beşle çarpılan; beş parça içeren; beş üye içeren

FIVER : English Turkish

n. beş dolar, beş pound

FIVES : English Turkish

n. iki veya beş kişiyle oynanan top oyunu

FIX : English Turkish

n. güç durum, çıkmaz, önceden belirlenmiş sonuç, uyuşturucu iğne, eroin dozu, aşırı doz

FIX : English Turkish

v. bağlamak, takmak, yerleştirmek, dikmek (göz), tamir etmek, yapıştırmak, düzeltmek, tespit etmek, saptamak, kararlaştırmak, dik dik bakmak, gözünü dikmek, dikkat çekmek, gözünü ayırmamak, sağlamak, üstesinden gelmek, rüşvet vermek, rüşvetle elde etmek, tasarlamak, uyuşturucu almak, dikmek

FIX A DATE : English Turkish

iraraya gelme konusunda anlaşmak, toplanmaya karar vermek; bir tarih veya bitirme zamanı belirlemek

FIX EYE ON : English Turkish

v. dikmek

FIX ON : English Turkish

kararlaştırmak, anlaşmak

FIX ONE'S EYES ON : English Turkish

gözlerini üzerine dikmek,
'e doğru bakmak

FIX ONE'S HOPES ON : English Turkish

irşeyi güçlü şekilde arzulamak

FIX THE BAYONET : English Turkish

v. süngü takmak

FIX THE BLAME ON : English Turkish

eleştiri yöneltmek, birisini sorumlu tutmak, suçlamak, parmağıyla birini işaret etmek

FIX UP : English Turkish

kurmak, ayarlamak, sağlamak

FIX UP ON : English Turkish

v. kararlaştırmak, anlaşmak

FIXABLE : English Turkish

adj. tamir edilebilir, sabitlenebilir

FIXATE : English Turkish

v. yapıştırmak, gözlerini dikmek, sabitleştirmek, katılaştırmak, takmak, bağlamak

FIXATED : English Turkish

adj. stabilize olan, dengelenen, düzgünce yerine yerleştirilen; düşünceyle hakim olunan

FIXATION : English Turkish

n. sabitleşme, katılaşma, tespit, düşkünlük, bağımlılık

FIXATIVE : English Turkish

n. tespit edici ilaç, sabitleştirici

FIXATIVE : English Turkish

adj. sabitleştiren