English Turkish
FROCK : English Turkish
v. cüppe giydirmek, dini göreve atamak, papazlığa atamak
FROCK COAT : English Turkish
n. frak, redingot
FROE : English Turkish
n. froe, ağaç işçiliğinde kullanılan yarma aleti; sürtük, pasaklı kadın
FROEBEL : English Turkish
n. Froebel, soyadı; Friedrich Froebel (
1852), Alman eğitimci, anaokulu sisteminin mucidi ve kurucusu
FROEHLICH : English Turkish
n. Froehlich, soyadı
FROELICHIA : English Turkish
n. froelichia, Güney ve Kuzey Amerika’ya özgü beyaz tüylü çiçekli dikenleri olan dik duran bitkiler kategorisi
FROG : English Turkish
n. kurbağa, ilik, kopça, iki başlı kas, fransız [kötü]
FROG IN THE THROAT : English Turkish
oğazına bir şey takılma, ses kısıklığı, boğukluk (ses veya diğer sesler hakkında)
FROG KICK : English Turkish
kurbağalama
FROG LEGS : English Turkish
kurbağa bacakları, bir kurbağanın bacakları; pişirilmiş kurbağa bacaklarından yapılan yemek (aşçılığa ait nefis yiyecek sayılan)
FROG MARCH : English Turkish
yaka paça götürmek, kolunu arkaya bükerek götürmek
FROG SPAWN : English Turkish
n. kurbağa yumurtası
FROG'S-BIT : English Turkish
n. frog's-bit, kalp şeklinde yaprakları ve beyaz çiçekleri olan, durgun su üzerinde yüzen Avrupa’ya özgü bitki, frogbit
FROGBIT : English Turkish
n. frogbit, kalp şeklinde yaprakları ve beyaz çiçekleri olan, durgun su üzerinde yüzen Avrupa’ya özgü bitki, frog's-bit
FROGEATER : English Turkish
n. kurbağa yiyen kimse, kurbağa yiyen kişi
FROGEYE : English Turkish
n. kurbağalanma, yapraklarda yuvarlak lekeler oluşmasına neden olan mantarın neden olduğu bitki hastalığı
FROGGER : English Turkish
n. Frogger, ilk olarak Konami tarafından geliştirilen hareketli video oyunu (şimdi Hasbro Interactive tarafından üretilen)
FROGGIE : English Turkish
n. froggie, (aşağılayıcı Argo) Fransız olan kimse
FROGGY : English Turkish
adj. kurbağaya ile ilgili, kurbağa gibi, kurbağaya benzeyen; kurbağalarla dolup taşan, kurbağalarla dolu
FROGMAN : English Turkish
n. kurbağa adam, dalgıç
FROGMARCH : English Turkish
v. kollarını arkasına bükerek yürütmek, bir kimseyi kollarını arkasına sıkıştırarak ve bükerek yüzükoyun yürümeye zorlamak
FROGSKIN : English Turkish
n. frogskin, (Avustralya Argosu) pound hesabı (Eski Kullanım [Avustralya poundunun yeşil olması nedeniyle])
FROGSPAWN : English Turkish
n. kurbağa yumurtası, (İngiltere İngilizcesi) şeffaf pelte içinde bulunan döllenmiş kurbağa yumurtası kümesi
FROID : English Turkish
adj. üşümüş, soğuk (Fransızca)
FROIDEUR : English Turkish
n. froideur, (Fransızca) insanlar arasında samimiyet eksikliği, insanlar arasındaki soğukluk
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani