English Turkish
GADOID : English Turkish
adj. gadidae familyasına özgü, morina ve mezgiti dahil eden Gadiade balık familyasına ait veya ilgili olan
GADOLINIUM : English Turkish
n. gadolinyum
GADZOOKERY : English Turkish
n. gadzookery, (İngiltere İngilizcesi) arkaizmler kullanımı (edebiyatta)
GADZOOKS : English Turkish
interj. şaşkınlık ifadeleri, (Eski kullanım) sürpriz ifade eden haykırış, ılımlı yemin ifade eden nida
GAEA : English Turkish
n. Gaea, (Yunan Mitolojisi) Uranüs'le evlenen yeryüzü tanrıçası
GAEL : English Turkish
n. Kelt, İrlandalı, İskoçyalı
GAELIC : English Turkish
adj. Kelt, İskoçyalı, İrlandalı
GAELIC : English Turkish
n. Keltçe
GAELIC FOOTBALL : English Turkish
n. Gal futbolu, 15 oyuncu ile oynanan her takımın kaleye bağlı ağı olan ve amaç topu ağa ya da kale üst direği üzerinden geçirmek, yumruk ile vurmak ya da sürmektir olan futbol tarzı (genellikle İrlanda’da oynanır)
GAFF : English Turkish
n. zıpkın, işkence, azap, zorluk, palavra, hile, kusur, gaf, pot, dövüş horozuna takılan çelik mahmuz, ucuz gösteri tiyatrosu
GAFFE : English Turkish
n. gaf, pot kırma, çam devirme, hata
GAFFER : English Turkish
n. moruk, yaşlı adam, şef, müdür
GAG : English Turkish
n. tıkaç, ağız tıkacı, ameliyatta ağıza takılan alet, mecliste konuşmaların son bulması, komik söz, güldürücü şey, eğlence
GAG : English Turkish
v. ağzını tıkamak, susturmak, kusturmak, kusacak gibi olmak, öğürmek, komiklik yapmak, espri yapmak
GAG A PERSON : English Turkish
v. bir kimsenin ağzını tıkamak, konuşmayı veya başka sesleri engellemek için bir kişinin ağzına veya ağzının üzerine bir şey koymak
GAG BIT : English Turkish
n. gem
GAG LAW : English Turkish
konuşmayı sınırlandıran kanun, serbest konuşma özgürlüğünün resmi olarak kısıtlanması (mecliste, medyada, vs.)
GAG ORDER : English Turkish
yayın yasağı, yayınlama yasağı, yasal duruşma ile ilgili ayrıntıların yayınlanmasını yasaklayan mahkeme kararı
GAG RULE : English Turkish
konuşmayı kısıtlayan kural, serbest konuşma özgürlüğünün resmi olarak kısıtlanması (mecliste, medyada, vs.)
GAG UP : English Turkish
v. oyuna kendinden espriler katmak
GAGA : English Turkish
adj. bunak, moruk, aptal, deli
GAGE : English Turkish
n. rehin, teminât, düelloya davet için yere atılan eldiven, ayar, ölçü, mermi çapı, kalibre, caneriği
GAGE : English Turkish
v. rehin vermek, ölçmek, tartmak, kalibresini ölçmek
GAGER : English Turkish
n. ayarcı, ölçümcü, kalibratör
GAGGER : English Turkish
n. destek çubuğu, kumu yerinde tutmak için döküm kalıbı kumuna sıkıca yerleştirilmiş L şeklindeki demir parçası; ağzını tıkayan kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani