Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
GASCONADE : English Turkish

n. övünme, övüngenlik; aşırı övünme; kibir, kendini beğenme

GASCONADE : English Turkish

v. övünmek, böbürlenmek, yüksekten atmak, methetmek, övmek, gösteriş yapmak

GASCONY : English Turkish

n. Gaskoni, güneybatı Fransa'da bir bölge

GASEOUS : English Turkish

adj. gazlı, gaz gibi, gaz, boş

GASEOUSLY : English Turkish

adv. gaz şeklinde, gaz gibi, gaz biçiminde

GASEOUSNESS : English Turkish

n. gaz yoğunluğunda olma durumu, gaz halinde olma durumu

GASFIELD : English Turkish

n. doğalgaz tarlası, yeraltında doğalgaz bulunan bölge

GASH : English Turkish

v. kesmek, yarık açmak

GASH : English Turkish

n. kesik, bıçak yarası, kertik, yarık

GASHED : English Turkish

adj. yaralı, kesik, yarılmış, yırtılmış

GASIFICATION : English Turkish

n. gaz haline getirme

GASIFIER : English Turkish

n. gazlaştırıcı, katı malzemeyi gaza dönüştüren aygıt; yanıcı gazlar üretimine yardımcı olmak için kontrollü hava girişi olan ocak türü

GASIFORM : English Turkish

adj. gaz halinde, gazlı

GASIFY : English Turkish

v. gaz haline getirmek

GASKET : English Turkish

n. conta

GASKIN : English Turkish

n. gaskin, atın arka ayak kısmının bir parçası; conta, mühür

GASLIGHT : English Turkish

n. havagazı ışığı

GASLIGHTER : English Turkish

n. havagazı çakmağı, çakmak

GASLIT : English Turkish

adj. gazla aydınlanan, gazla yakılan; gaz ışığının çok kullanıldığı döneme ait ilgili veya benzer olan

GASMAN : English Turkish

n. havagazı memuru, havagazı tesisatçısı

GASOGENE : English Turkish

n. gazoz yapan alet, gaz üreticisi, basınçlı şişe; küçük ölçekte soda veya gazlı sıvılar yapmak için kullanılan taşınabilir aygıt

GASOHOL : English Turkish

n. gazohol, gazolin ve etil alkol kombinasyonu (bazı otomobiller için yakıt olarak kullanılan)

GASOLENE : English Turkish

n. gazolin, benzin

GASOLIER : English Turkish

n. gaz lambası, gaz avizesi

GASOLINE : English Turkish

n. gazolin, benzin