English Turkish
GARROTER : English Turkish
n. boğarak öldüren kimse, boğazlayarak öldüren kimse; boğarak infaz eden kimse
GARROTTE : English Turkish
n. boğarak idam, boğazını sıkarak öldürme
GARROTTE : English Turkish
v. boğarak idam etmek, boğazını sıkarak öldürmek
GARROTTER : English Turkish
n. boğarak öldüren kimse, öldürene kadar boğan kimse; boğarak infaz eden kimse
GARRULITY : English Turkish
n. gevezelik, boşboğazlık, çenebazlık
GARRULOUS : English Turkish
adj. geveze, boşboğaz, konuşkan, çenebaz
GARRULOUS PERSON : English Turkish
çenesi düşük kimse, konuşkan kişi
GARRULOUSLY : English Turkish
adv. çenesi düşük bir biçimde, konuşkan bir şekilde
GARRULOUSNESS : English Turkish
n. gevezelik, lafebeliği, konuşkanlık
GARRY KASPAROV : English Turkish
n. Garry Kasparov, (1963 yılında Gari Weinstein olarak doğan), 1985'te şimdiye kadar en genç dünya şampiyonu olan Azeri satranç oyuncusu
GARTER : English Turkish
n. dizbağı, çorap bağı, jartiyer
GARTER : English Turkish
v. dizbağı takmak
GARTER : English Turkish
n. dizbağı nişanı
GARTER BELT : English Turkish
jartiyer kayışı
GARTER SNAKE : English Turkish
n. küçük yılan, Kuzey ve Orta Amerika’ya özgü uzunlamasına koşan sarı veya kırmızı çizgileri olan zararsız ve sık rastlanan yılan; genellikle daha açık çizgili ve koyu renkte olan Afrika’ya özgü oyuk açan zehirli yılan
GARTH : English Turkish
n. avlu, küçük bahçe
GARTNER : English Turkish
n. Gartner, soyadı; Herman T. Gartner (
1827), Danimarkalı cerrah ve anatomist
GARVEY : English Turkish
n. Garvey, soyadı; Marcus Garvey (
1940), Amerika Birleşik Devletleri siyah milliyetçi ve lider, Üniversal Zenci Geliştirme Derneği'nin kurucusu
GARY : English Turkish
n. Gary, erkek ismi
GARY COLEMAN : English Turkish
n. Gary Coleman, (
2010) "Different Strokes" adlı durum komedyasında oynayan Amerikalı televiyon oyuncusu
GARY COOPER : English Turkish
n. Gary Cooper (
1961), Amerikan sinema yıldızı
GARY KASPAROV : English Turkish
n. Gary Kasparov (1963'da Gari Weinstein olarak doğan), 1985'te şimdiye kadar en genç dünya şampiyonu olan Azeri satranç oyuncusu
GAS : English Turkish
n. gaz, havagazı, benzin, grizu, gaz pedalı, boş lâf, övünme, atıp tutma, hava civa, matrak şey, eğlenceli şey
GAS : English Turkish
v. gaz vermek, benzin almak, atıp tutmak, övünmek, saçmalamak
GAS AMMUNITION : English Turkish
gaz cephanesi, çarpışma sonucu zararlı kimyasallar bırakan patlayıcılar (kimyasal silah türü)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani