Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
GAVE GUARANTEES : English Turkish

garanti verdi, vaatlerde bulundu, teminatlar verdi

GAVE HER THE EYE : English Turkish

ona göz attı, ona kur yaptı, ona göz süzdü

GAVE HERSELF TO HIM : English Turkish

kendini ona verdi, kendini ona adadı

GAVE HIM A CHANCE : English Turkish

ona şans verdi, ona imkan sağladı

GAVE HIM A CLUE : English Turkish

ona ipucu verdi, ona çıtlattı, ona yol gösterdi, ona işaret gösterdi

GAVE HIM A FOOTHOLD : English Turkish

ona tutunacak zemin buldu, üzerinde duracağı yer bulması için yardımcı oldu

GAVE HIM A GOOD TIME : English Turkish

ona hoş vakit geçirtti, ona eğlenceli zaman sundu, onu eğlendirdi veya neşelendirdi

GAVE HIM A HANDICAP : English Turkish

onu engelledi, onun olumsuz duruma soktu, ona engel teşkil etti; bir yarışmada veya oyunda sporcuya avantaj veya dezavantaj sağlamak

GAVE HIM A HARD TIME : English Turkish

ona kök söktürdü, onu rahatsız etti, onun hayatını çok zorlaştırdı

GAVE HIM A HEAD START : English Turkish

ona avantaj sağladı, ilk onun başlamasına izin verdi

GAVE HIM A HEADACHE : English Turkish

onun başını ağrıttı, onun başının ağrımasına neden oldu; onu kızdırdı veya rahatsız etti

GAVE HIM A HINT : English Turkish

ona çıtlattı, ona ipucu verdi

GAVE HIM A MANICURE : English Turkish

ona manikür yaptı, onun tırnaklarını ucundan kesti ve cilaladı

GAVE HIM A NEGATIVE ANSWER : English Turkish

ona olumsuz cevap verdi, ona hayır dedi, ters cevap verdi

GAVE HIM A PEDICURE : English Turkish

ona pedikür yaptı, ayak tırnaklarını ucundan kesti ve cilaladı

GAVE HIM A PIECE OF HIS MIND : English Turkish

ona ağzına geleni söyledi, ona tam olarak düşündüklerini söyledi, ona ağzının payını verdi

GAVE HIM A RASH : English Turkish

cildinde kızarıklıklara neden oldu, isilik olmasına neden oldu

GAVE HIM A START : English Turkish

hayata atılmasına yardımcı oldu, başlamasına yardımcı oldu; onu ürküttü

GAVE HIM ADVICE : English Turkish

ona tavsiye verdi, ona öğüt verdi, ona tavsiyelerde bulundu, ona yol gösterdi

GAVE HIM CREDIT : English Turkish

ona itibar etti, onu/çalışmasını tasdik etti, onun hareketlerin onayladı

GAVE HIM DISCOUNT : English Turkish

ona indirim yaptı, onun için fiyatı düşürdü, ona iyi teklif sundu

GAVE HIM EVERYTHING : English Turkish

ona her şeyi verdi, ona vermesi gereken her şeyi temin etti; şu anda sahip olduğu her şeyi ona verdi

GAVE HIM GUARANTEES : English Turkish

ona garanti verdi, vaatler sundu, ona teminat verdi

GAVE HIM HELL : English Turkish

onun canına okudu, onun işini zorlaştırdı; ona çıkıştı, onu azarladı

GAVE HIM HER HEART : English Turkish

ona kalbini verdi, ona aşık oldu