Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
GRAZIERY : English Turkish

n. besicilik, piyasada satmak için büyükbaş hayvan otlatma

GRAZING : English Turkish

n. otlama

GRAZING FIELD : English Turkish

otlak, mera arazisi, sığır veya koyunların otlayabildikleri yer

GRAZING SHOT : English Turkish

n. kurşun sıyrığı

GRAZINGLY : English Turkish

adv. hafifçe dokunarak, geçme sırasında hafifçe dokunacak şekilde

GRE : English Turkish

yüksek lisans kayıt sınavı, ABD'de mezun eğitim programları başvuruları için yapılan standartlaştırılmış sınav

GREASE : English Turkish

n. makine yağı, gres, içyağı, yağ

GREASE : English Turkish

v. yağlamak, yağ sürmek, rüşvet vermek, para yedirmek

GREASE CUP : English Turkish

n. yağdanlık

GREASE GUN : English Turkish

n. gres tabancası, gres pompası

GREASE MONKEY : English Turkish

araba ustası, araba tamircisi

GREASE PAINT : English Turkish

makyaj boyası [tiy.]

GREASE SMB.'S PALM : English Turkish

üşvet vermek, para yedirmek

GREASE THE PALM : English Turkish

üşvet vermek, para yedirmek

GREASE THE PALM OF : English Turkish

para yedirmek, rüşvet vermek

GREASE THE WHEELS : English Turkish

işleri kolaylaştırmak, tekerleklere yağ sürmek; işlerin daha çabuk gerçekleşmelerini sağlamak

GREASE-SPOT : English Turkish

yağ lekesi, yağdan oluşmuş olan leke

GREASED : English Turkish

adj. yağlı, yağlanmış, yağlı, yağ sürülmüş

GREASEPAINT : English Turkish

n. sahne makyajı, aktörlerin kullandığı makyaj

GREASEPROOF : English Turkish

adj. yağ geçirmez, yağ sızdırmaz

GREASER : English Turkish

n. makine yağcısı, araba tamircisi, yağcı, yaltakçı, meksikalı

GREASEWOOD : English Turkish

n. greasewood, yağ veren dikenli çalı türü (batı Kuzey Amerika’nın çöl bölgelerine özgü olan)

GREASILY : English Turkish

adv. yağlanmış bir şekilde, yağdan oluşan bir şekilde, yağlı bir biçimde

GREASINESS : English Turkish

n. yağlılık, kayganlık, vıcık vıcık olma, yağcılık

GREASING : English Turkish

n. yağlama, yağ sürme, yağ sürülme