English Turkish
GREYING HAIR : English Turkish
ağaran saç
GREYISH : English Turkish
adj. grimsi, küllü, kır
GREYLAG : English Turkish
n. yabankazı
GREYLY : English Turkish
adv. sıkıntılı bir şekilde, kasvetli bir şekilde, kir içinde, soluk bir şekilde, küllü renk tonu ile
GREYMOUTH EVENING STAR : English Turkish
Greymouth Evening Star, Yeni Zelanda’da önde gelen günlük gazete
GREYNESS : English Turkish
n. grilik, sıkıntı, darlık
GREYSCALE : English Turkish
n. gri tonlama, siyahtan beyaza doğru sıralanan tonlar serisi (ayrıca grayscale)
GREYWACKE : English Turkish
n. grovak, (Jeoloji) koyu renkli iri taneli vake
GRIB : English Turkish
Çift Değerli Kılavuz, gridli meteorolojik veri için kullanılan Dünya Meteoroloji Örgütü standardı (Bilgisayar)
GRIBBIT : English Turkish
n. vaklama, (İngiltere İngilizcesi) kurbağanın çıkardığı ses
GRID : English Turkish
n. ızgara, parmaklık, şebeke, sistem, haritayı karelere bölme sistemi
GRID CIRCUIT : English Turkish
elektrik şebekesi
GRID IN BINARY : English Turkish
Çift Değerli Kılavuz, gridli meteorolojik veri için kullanılan Dünya Meteoroloji Örgütü standardı, GRIB (Bilgisayar)
GRID LEAK : English Turkish
kondansatör yüksek direnci
GRID NETWORK : English Turkish
n. grid ağ, grid topolojisine bağlı olan birkaç bilgisayar sisteminden oluşan bilgisayar ağı
GRIDDLE : English Turkish
n. saplı ızgara, tel kalbur, maden eleği
GRIDDLECAKE : English Turkish
n. tava keki, iki tarafı da kızartılan düz yuvarlak hamur parçası, gözleme, küçük börek
GRIDE : English Turkish
v. kazımak, kulağı tırmalayan ses çıkartarak kesmek; içine girmek, girmek; kabaca delip geçmek
GRIDIRON : English Turkish
n. ızgara, şebeke, sistem, futbol sahası [amer.]
GRIDLINE : English Turkish
n. ızgara çizgisi, ızgarayı oluşturan birbirinden ayarı çizgilerden herhangi biri
GRIDLOCK : English Turkish
n. trafik kilitlenmesi, bir kavşaktaki trafiğin tamamen durması
GRIDLOCKED : English Turkish
adj. tıkanmış durumda olan, bir kavşakta tamamen trafikte sıkışmış ve hareket etmez halde olan
GRIDWORK : English Turkish
n. karelere bölünmüş yapısı olan nesne, kafesli yapısı olan nesne, parmaklıklar şeklinde yapısı olan obje
GRIEF : English Turkish
n. acı, üzüntü, dert, gam, keder
GRIEF STRICKEN : English Turkish
adj. dertli, bedbaht, tâlihsiz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani