Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
GULF WAR : English Turkish

Körfez Savaşı, Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesinin sonucu olarak İngiliz ve ABD Güçleri’nin 1991'de Irak'a açtığı savaş; Amerikalıların Irak'ı işgal ettikleri ABD ve İngiliz güçlerinin 2003'te Irak'a karşı açtıkları savaş (Saddam Hüseyin yakalanmış ve iki oğlu da öldürülmüştür)

GULF WAR 2 : English Turkish

İkinci Körfez Savaşı, Irak’ın Özgürlüğü Operasyonu, Irak’ı yasadışı silah saklamasından dolayı silahsızlandırmak ve ülkeyi Saddam Hüseyin rejiminden kurtarmak amacıyla Mart 2003’te Amerikan ve müttefik güçler tarafından gerçekleştirilen askeri operasyon

GULFLIKE : English Turkish

adj. körfez gibi, körfeze benzeyen; derin yarığa benzeyen

GULFY : English Turkish

adj. girdaplı, çok sayıda körfezi veya girdabı olan

GULL : English Turkish

n. martı, saf, enayi, aldanan kimse

GULL : English Turkish

v. aldatmak, dolandırmak, kandırarak almak

GULLAH : English Turkish

n. Gullah, Güney Carolina’nın kıyı bölgesinde ve kuzeydoğu Florida'da yaşayan zenci Amerikalı halk (ABD)

GULLAH : English Turkish

n. Gullah dili, Gullah halkı tarafından konuşulan dil

GULLET : English Turkish

n. boğaz, gırtlak, geçit, kanal

GULLIBILITY : English Turkish

n. kanma, saflık, enayilik

GULLIBLE : English Turkish

adj. saf, kolay aldanan, salak, bön

GULLIBLE PERSON : English Turkish

saf kimse, kolayca aldatılabilen kimse

GULLIBLY : English Turkish

adv. temiz yüreklilikle, safça, her şeye inanarak, kuşkusuzca

GULLIVER : English Turkish

n. Lemuel Gulliver, "Guliver'in Gezileri" romanında ana karakter (1726'da Jonathan Swift tarafından yazılmıştır)

GULLIVER INTERNATIONAL CO., LTD. : English Turkish

n. Gulliver International Ltd.Şti., Açık artırma veya “Dolphinet” web sitesi aracılığı ile satmadan önce arabaları sadece bir hafta elinde tutan eşsiz iş modeli geliştirmiş olan Japonya’nın en büyük ikinci el araba satıcısı ( geleneksel sergi salonlarının aksine)
araba ticareti ile ilgili olan diğer işletmeler

GULLIVER'S TRAVELS : English Turkish

n. Guliver'in Gezileri, Jonathan Swift tarafından yazılan sosyo-politik hiciv (18'nci yüzyıl İngiliz yazarı)

GULLY : English Turkish

n. dere, sel yatağı, suyolu, oluk, kanal, çukur

GULLY DRAIN : English Turkish

n. suyolu, oluk, kanalizasyon, çukur

GULLY DRAIN HOLE : English Turkish

n. lâğım ağzı, kanal ağzı

GULOSE : English Turkish

n. guloz, suni şeker

GULOSITY : English Turkish

n. oburluk, açgözlülük, aşırı derecede olan yeme içme eğilimi; açgözlülük; doymama; doyumsuz iştah (iş, para, vs. hakkında)

GULP : English Turkish

n. yudum, lokma, yutma

GULP : English Turkish

v. küçük dilini yutmak, yutmak, yutkunmak, bastırmak, içine atmak, boğazı düğümlenmek, soluğu kesilmek

GULP DOWN : English Turkish

v. yutmak, yutkunmak, bastırmak, lüplemek, içine atmak, boğazı düğümlenmek, soluğu kesilmek, küçük dilini yutmak

GULP DOWN TEARS : English Turkish

gözyaşlarını tuttu, gözyaşlarına hakim oldu, ağlamayı kesti