English Turkish
HALIFAX EXPLOSION : English Turkish
Halifax Patlaması, 6 Aralık 1916'da Nova Scotia'da Fransız "Mont Blanc" mühimmat gemisinde patlama (Kanada), 1945'te Hiroshima'da atom bombası patlamasına kadar insan eliyle yapılan en büyük patlama
HALITE : English Turkish
n. halit, kaya tuzu (yumuşak beyaz veya renksiz mineral)
HALITOSIS : English Turkish
n. kötü kokulu nefes, ağız kokusu
HALITZAH : English Turkish
n. Halitzah, bir kadının ölmüş kocasının erkek kardeşiyle evlenme zorunluğundan serbest bırakmak (Yahudilik)
HALITZAH CERTIFICATE : English Turkish
Halitzah Sertifikası, boşanma sertifikası
HALL : English Turkish
n. hol, salon, antre, kabul salonu, koridor, konak, yurt, yemekhane
HALL MARK : English Turkish
n. özellik, resmı ayar damgası
HALL OF FAME : English Turkish
Şöhretler Salonu, ünlü insanları onurlandıran plak ve heykellerle ev sahipliği yapan bina
HALL OF FAME CLASSIC : English Turkish
n. Onur Listesi, Şöhret Salonu'nda onurlandırılan klasik sanat eserleri ya da insanlar (belirli bir meslek, spor, vs.de gösterdikleri üstün çalışma için), hofc
HALL OF RESIDENCE : English Turkish
n. yurt
HALL TREE : English Turkish
n. portmanto
HALLEL : English Turkish
n. (Musevilik) neşeli ezber okuma, övgü şarkısı, Yahudi bayramları sırasında (Fısıh, Şavuot, Çardaklar Bayramı ve Roş Hodeş gibi) ezberden okunan ve ilahi şeklinde söylenen Mezmurlar
118 grubuna verilen isim
HALLELUIAH : English Turkish
n. şükretme, şükür
HALLELUIAH : English Turkish
interj. şükürler olsun, elhamdülillah
HALLELUJAH : English Turkish
interj. şükürler olsun, elhamdülillah
HALLELUJAH : English Turkish
n. şükretme, şükür
HALLELUYAH : English Turkish
interj. Halleluyah, (İbranice) allaha şükür! (sevinç, özgü ya da şükran belirten ifade)
HALLEY : English Turkish
n. Halley, Edmund Halley (
1742), Halley kuyrukluyıldızının dönüşünü öngören İngiliz astronom
HALLEY'S COMET : English Turkish
Halley kuyrukluyıldızı, güneşin yörüngesinde dönmeyi 76 yılda tamamlayan büyük kuyrukluyıldız
HALLIARD : English Turkish
n. kandilisa, yelken halatı
HALLIBURTON : English Turkish
n. Halliburton, Teksas merkezli Amerikan şirketi, enerji ve mühendislik hizmetleri sağlayıcısı, ağır iş makineleri ve ilgili araçlar üreticisi ve tedarikçisi
HALLIER : English Turkish
n. kuş yakalamak için kullanılan ağ türü
HALLIOKE : English Turkish
n. Hallioke, Cadılar Bayramı ile ilgili ya da alakalı şaka, Cadılar Bayramı hakkında şaka
HALLMARK : English Turkish
n. kalite işareti, ayar damgası, özellik, nitelik, ayırıcı özellik
HALLMARK : English Turkish
v. ayar damgası basmak, özellikli yapmak, karakterize etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani