Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

HAS NO HOPE OF SURVIVAL : English Turkish

yaşama ümidi yok, iyileşme şansı yok

HAS NO IDEA : English Turkish

fikri yok, emin değil, düşüncesi yok

HAS NO INTENTION OF : English Turkish

- niyetinde değil,
niyeti yok,
yapmaya kararlı değil

HAS NO LUCK : English Turkish

ahtsız, şanssız, kısmetsiz, talihsiz, kötü kaderli

HAS NO OPINION : English Turkish

fikri yok, bakış açısı yok, konuyla ilgili düşünce ve izlenimleri yok

HAS NO OPTION : English Turkish

opsiyonu yok, seçeneği yok, alternatif yok

HAS NO PART IN : English Turkish

-de parmağı yok, ile hiçbir ilişkisi yok

HAS NO PATIENCE : English Turkish

sabırsız, toleranssız, hoşgörüsüz, tahammülsüz

HAS NO PLACE : English Turkish

yer yok, boş mekân yok, kalaba, dolu

HAS NO ROOM : English Turkish

yer yok, boş mekân yok, kalaba, dolu

HAS NO SENSE OF : English Turkish

-e karşı duyarsız, duyarlılığa sahip değil,
yi anlama eksikliği var

HAS NO SENTIMENTS : English Turkish

duyguları yok, hissiz, duygusuz

HAS NO STRENGTH : English Turkish

gücü yok, kuvvetsiz, hiç bir şey yapamayacak kadar yorgun

HAS NO TENURE : English Turkish

kadrolu değil, daimi bir pozisyona veya yere sahip değil (şirkette, kurumda, vb.)

HAS NO TIME : English Turkish

zamanı yok, fazladan zamanı yok, boş zamanı yok

HAS NO USE FOR IT : English Turkish

ona ihtiyacı yok, ona gerek duymuyor, istemiyor onu

HAS NOTHING AGAINST HIM : English Turkish

ona karşı bir şeyi yok, hiçbir şekilde ona karşı değil, onunla hiçbir sorunu yok

HAS NOTHING TO DO : English Turkish

yapacak bir şeyi yok, ile iştigal edecek bir şeyi yok, canı sıkkın

HAS NOTHING TO DO WITH ME : English Turkish

enim yapabileceğim bir şey yok, ilgilendirmez beni

HAS NOTHING TO HIDE : English Turkish

saklayacak bir şeyi yok, gizleyecek bir şeyi yok, yanlış bir şey yapmadı

HAS NOTHING TO LOSE : English Turkish

kaybedecek bir şeyi yok, risk alırsa kaybedilecek değerli veya önemli bir şeyi yok

HAS PATIENCE : English Turkish

sabrı var, sabırlı, toleranslı

HAS PLENTY : English Turkish

fazlasıyla var, fazlasıyla sahip, başka bir şey istemiyor

HAS PROSPECTS FOR : English Turkish

ihtimalleri var, başarmak için iyi bir şansa sahip,
den yararlanma imkanına sahip

HAS ROCKS IN HIS HEAD : English Turkish

kalın kafalı, aptal, hızlı anlayamıyor