Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LIMESCALE : English Turkish

n. kireç kalıntısı, suyun buharlaşmasından sonra yüzeylerde kalan kireç tortusu

LIMESTONE : English Turkish

n. kireç taşı, kalker

LIMEWASH : English Turkish

v. badanalamak

LIMEWASH : English Turkish

n. badana

LIMEWATER : English Turkish

n. kireç suyu, kalsiyum hidroksitte yapılan ve antiasit olarak kullanılan sulu solüsyon; doğal olarak büyük kireç miktarı içeren su

LIMEY : English Turkish

n. İngiliz [amer.], İngiliz denizcisi

LIMINAL : English Turkish

adj. eşikte, limene ait veya ilgili, dürtünün eşiğinde olmakla ilgili (Psikoloji); çok az alıganalabilen

LIMINESS : English Turkish

n. kireçli olma durumu, kireçsi olma niteliği, kireçli olma niteliği

LIMIT : English Turkish

n. limit, sınır, had

LIMIT : English Turkish

v. kısıtlamak, limitlerini belirlemek, sınır koymak, sınırlamak, limit koymak, sınırlama getirmek, belirlemek, sınırlandırmak

LIMIT ONESELF TO : English Turkish

v. aşmamak

LIMIT ORDER : English Turkish

sınırlı emir, belirli fiyat aralığı içinde hisse senetleri satın alma ve satma talimatı; fiyat marjı sınırlaması

LIMITABLE : English Turkish

adj. sınırlandırılabilir, kısıtlanabilir

LIMITABLENESS : English Turkish

n. sınırlandırılabilir olma, kısıtlanabilir olma, sınır konulabilir olma

LIMITARY : English Turkish

adj. kısıtlayan, sınırlandıran; sınırlandırılmış; kısıtlayıcı; sınır veya hudut ile ilgili

LIMITATION : English Turkish

n. had, sınır, sınırlama, kısıtlama, tahdit

LIMITATION OF BUSINESS : English Turkish

ticaret sınırlandırılması, eşit piyasa fiyatları belirleyen kuruluş, tekel, kartel

LIMITATION PLEA : English Turkish

kanuni hak talebinde bulunmak için verilen zaman geçtikten sonra yapılan talep

LIMITATIONS : English Turkish

n. kısıtlamalar, sınırlı veya yasak olma özelliği (örn.: "Apartmanda oturmayı seviyorum ancak bazı kısıtlamaları var. Örneğin, kendi bahçen yok.")

LIMITATIVE : English Turkish

adj. kısıtlayıcı, sınırlayıcı, bağlayıcı

LIMITED : English Turkish

n. ekspres tren, ekspres otobüs

LIMITED : English Turkish

adj. sınırlanmış, sınırlı, kısıtlı, kıt

LIMITED ACCESSIBILITY : English Turkish

sınırlı erişim, kısıtlı ulaşabilme

LIMITED ACCOUNT : English Turkish

sınırlı hesap, bir bankanın çeklerini kabul edip karşılığını vermeyeceği hesap

LIMITED CHECK : English Turkish

sınırlı çek, üzerine yazılabilecek miktar sınırı olan çek