Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
APOCALYPTIC : English Turkish

adj. vahiy ile ilgili, vahye ait, gelecek ile ilgili

APOCALYPTICAL : English Turkish

adj. vahiysel, gelecek kader veya felaket, dünyanın sonuyla ilgili, kehanetle ilgili

APOCALYPTICALLY : English Turkish

adv. vahiysel olarak, vahiysel bir şekilde

APOCARPOUS : English Turkish

adj. apokarp, ayrı meyve yaprakları olan (Botanik)

APOCENTER : English Turkish

n. galaktik enöte, küçük bir gökcismi yörüngesinin etrafında döndüğü daha büyük bir cisimden en uzak noktası

APOCOPATION : English Turkish

n. son ses düşmesi, bir kelimenin son harfinin atlanması, bir kelimede son hecenin kaldırılması

APOCOPE : English Turkish

n. apokop, son hecenin kaldırılması

APOCR : English Turkish

İncil haricindeki Eski Ahit kitapları

APOCRYPHA : English Turkish

n. Apokrifa, kutsal kitaba girmemiş yazı; doğruluğundan şüphe duyulan yazı

APOCRYPHAL : English Turkish

adj. doğruluğu şüpheli, sahte; uydurma

APOCRYPHALLY : English Turkish

adv. doğruluğu kabul edilmeyen bir şekilde, hakiki olmayan bir şekilde, sahte bir şekilde

APOCRYPHALNESS : English Turkish

n. yazarı belirsiz olma, sahtelik, sahte nitelik

APOD : English Turkish

adj. apod, bacakları olmayan, yüzgeçleri olmayan

APODAL : English Turkish

adj. ayaksız [zool.], karın yüzgeci olmayan

APODIA : English Turkish

n. apodi, ayakların biri veya ikisinin de gelişmediği rahatsızlık

APODICTIC : English Turkish

adj. bariz gerçek, örnekle açıklanmış olması nedeniyle tartışılmaz olan; (Matematik), şüphesiz olarak doğru, inkar edilemez; mantıklı bir bakış açısından kesin olan

APOENZYME : English Turkish

n. apoenzim, enzim bileşeni olan protein

APOFERRITIN : English Turkish

n. apoferritin, karaciğerde bulunan protein türü

APOGEAN : English Turkish

adj. en yüksek nokta ile ilgili, ayın yörüngesinin güneşe en uzak olduğu nokta ile ilgili; en yüksek, en uzak

APOGEE : English Turkish

n. apoje, yeröte, doruk, zirve

APOGRAPH : English Turkish

n. nüsha, kopya

APOLAR : English Turkish

adj. apolar, polar olmayan

APOLAUSTIC : English Turkish

adj. apolaustic, keyif ve zevke ithaf olunmuş, sadece zevki düşünen; zevk düşkünlüğü ile tanımlanan; hedonisttik, nefsine düşkün

APOLITICAL : English Turkish

adj. apolitik, siyasi konularda ilgisi veya bağlılığı olmayan; siyasi olarak etkili olmayan

APOLITICALLY : English Turkish

adv. apolitik olarak, apolitik bir şekilde, siyasi etkisi olmadan, siyasete ilgi duymayan