English Turkish
IPSE : English Turkish
n. Latince "ipse dixit" ifadesinin bir parçası("kendisi söyledi"; kanıtlanmamış iddia, kanıtı olmayan ifade)
IPSE DIXIT : English Turkish
n. buyurdu
IPSILATERAL : English Turkish
adj. aynı tarafa ait
IPSISSIMA VERBA : English Turkish
(Latince) tam kelimeler, tamı tamına kelimeler, tırnak içine alınmış bir şey içinde kullanılan tam kelimeler
IPSISSIMIS VERBIS : English Turkish
adv. harfi harfine, kelimesi kelimesine, aynı kelimelerle, tam kelimelerle
IPSO : English Turkish
adv. Latince "ipso facto" ifadesinin bir parçası, (bu gerçekten dolayı)
IPSO FACTO : English Turkish
sırf bunun için, yalnız bu nedenle
IPX SPX PROTOCOL : English Turkish
IPX SPX protokolü, bilgisayar ağları üzerinden bilgi aktarımı protokol
IQ : English Turkish
n. zekâ katsayısı, zekâ derecesi
IQALUIT : English Turkish
n. Iqaluit, kuzey Kanada'da Baffin Adası'nda bulunan kasaba, Nunavut'un başkenti (eskiden Frobisher Körfezi diye adlnadırıldı)
IR : English Turkish
kızılötesi,
1000 mikrometre dalga boyu olan görünmez elektromanyetik radyasyon (gece görüşü ve gelişmiş silâh hedef tespiti gibi birçok amaç için kullanılan)
IR : English Turkish
pref. yapılamaz, olamaz, edilemez
IRA : English Turkish
İrlanda Cumhuriyet Ordusu, İrlanda'nın birleşmesine yönelik İrlanda radikal milliyetçi örgütü
IRA : English Turkish
Özel Kişisel Emeklilik Planı, bireysel çalışanların maaşlarının bir kısmını emekliye ayrıldıktan sonra çekmek için bankaya yatırabildikleri ertelenen harç emanet fonu
IRA : English Turkish
n. Ira, erkek ismi; soyadı
IRA LEVIN : English Turkish
n. Ira Levin, (1929 doğumlu) Amerika Birleşik Devletleri roman ve drama yazarı, 1972'de yazılan "Stepford Kadınları" romanının yazarı
IRAKI : English Turkish
adj. Irak'a özgü, Irak veya vatandaşlarına ait ya da ilgili olan; Irak kültürüne ait ya da ilgili olan
IRAKI : English Turkish
n. Iraklı, Irak yerlisi ya da vatandaşı; Irak kökenli kimse;
IRAN : English Turkish
n. İran
IRANGATE : English Turkish
n. İrangate, yürütme organı üyelerinin İran'a gizlice silâh sattıkları ve kazancı ile yasadışı olarak Nikaragua isyancılar ordusunu finanse etmeye devam ettikleri Reagan yönetimi sırasında meydana gelen skandal
IRANI : English Turkish
n. Iranlı, Pers, Iran yerlisi ya da vatandaşı
IRANIAN : English Turkish
n. İranlı, farsça
IRANIAN : English Turkish
adj. İran, İranlı
IRANIAN CITIZEN : English Turkish
n. İran uyruklu, yasal olarak İran vatandaşı olan kimse (güneybatı Asya'da bir ülke)
IRANIAN OIL PIPELINE : English Turkish
İran petrol boru hattı, petrol taşıyan botu hattı (İran'da bulunan)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani