Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
KNITTED : English Turkish

adj. örgü, dokuma

KNITTED BLOUSE : English Turkish

örme bluz, iplikleri bir araya ilmikleyerek yapılan bluz

KNITTED DRESS : English Turkish

n. örme elbise, örgü kumaştan yapılmış olan elbise

KNITTED SKULLCAP : English Turkish

örgü takke, dar yuvarlak örgü şapka (dini görüşler nedeniyle takılan)

KNITTER : English Turkish

n. örgücü, örgü makinesi

KNITTING : English Turkish

n. örgü, triko, örme

KNITTING MACHINE : English Turkish

örgü makinesi, trikotaj makinesi

KNITTING NEEDLE : English Turkish

şiş, tığ

KNITTING THE EYEBROW : English Turkish

n. kaş çatma

KNITTING YARN : English Turkish

örgü ipliği, örmek için kullanılan iplik

KNITWEAR : English Turkish

n. triko, örgü giysiler

KNITWORK : English Turkish

n. örgü işleri, örgü

KNOB : English Turkish

n. topuz, tokmak, top, yumru, budak, boğum, baş, kafa, çük [arg.], penis

KNOBBED : English Turkish

adj. saplı, kolu olan; tümseklerle kaplı

KNOBBINESS : English Turkish

n. topaklı olma, yumrulu olma, yamru yumruluk, öbeklerle kaplı olma durumu

KNOBBLE : English Turkish

n. yumru, küçük topuz; bir şeyin üzerindeki küçük öbek (British)

KNOBBLY : English Turkish

adj. yumrulu, top top

KNOBBY : English Turkish

adj. yumrulu, budaklı

KNOBKERRIE : English Turkish

n. ucunda topuz olan değnek veya sopa, topuzlu çubuk, Güney Afrika halkları tarafından silah olarak kullanılan ucunda topuz olan ağır ahşap değnek

KNOBSTICK : English Turkish

n. katılmayı reddeden veya işçi sendikasından ayrılan kimse; grev kırıcı işçi; ucunda topuzu olan değnek veya sopa

KNOCK : English Turkish

n. vuruş, darbe, vurma, çalma

KNOCK : English Turkish

v. çalmak, vurmak, çarpmak, kapıyı çalmak, sertçe eleştirmek, devirmek, teklemek

KNOCK ABOUT : English Turkish

kaba davranmak, sert davranmak, hırpalamak, dövmek, çıkmak, gezmek, göze çarpmamak

KNOCK AROUND : English Turkish

v. kaba davranmak, sert davranmak, hırpalamak, dövmek, çıkmak, gezmek, göze çarpmamak

KNOCK AT AN OPEN DOOR : English Turkish

açık kapıyı çalmak, zaten açık olan bir kapının girişini aramak; boşuna çok çalışmak, sonuç almayan çok çalışmak